Ermenek Ulu Cami

Muhteşem bi eser. banilerinden Allah razı olsun

Ermenek teki en eski Türk Islâm eseri.

Karamanoğulları Dönemi Kale Altı Yolunda Tarihi Ermenek Evleri Yolunda Bulunan Taş muhteşem Ermenek Manzaralı Tarihi Camimizdir.

Aksaray Ulu Cami, Karamanoğlu Camii adıyla da bilinen Aksaray merkezinde yer alan cami. Yığma bir tepe üzerinde bulunan caminin kitabesinde, 1408-1409 yıllarında Karamanoğlu Mehmet Bey tarafından Mimar Mehmet Firuz Bey'e yaptırıldığı yazılıdır. Anadolu Selçuklu Beyliklerinin tipik süslemeleri ile bezenmiş batı portali ile iç mekana ve doğu kale duvarlarına girilen, diğer yanda sağlam payandalarla desteklenen cami, yatık dikdörtgen bir plana sahiptir. Mehmet Bey'in oğlu İbrahim Bey zamanında 1482-1483'de büyük tamiratlar görmüştür. Bugünkü minaresi 1925'te yapılmıştır.

Tarihi bir cami ziyâret edilir.

Buram buram tarih kokuyor. Her bir köşesinde ecdadın izi var. Mükemmel bir işçilik hakim... Gelin ulu camiinin tarihçesini birlikte bakalım.. Yığma bir tepe üzerinde bulunan caminin kitabesinde, 1408-1409 yıllarında Karamanoğlu Mehmet Bey tarafından Mimar Mehmet Firuz Bey'e yaptırıldığı yazılıdır. Anadolu Selçuklu Beyliklerinin tipik süslemeleri ile bezenmiş batı portali ile iç mekana ve doğu kale duvarlarına girilen, diğer yanda sağlam payandalarla desteklenen cami, yatık dikdörtgen bir plana sahiptir. Mehmet Bey'in oğlu İbrahim Bey zamanında 1482-1483'de büyük tamiratlar görmüştür. Bugünkü minaresi 1925'te yapılmıştır. Kareye yakın dikdörtgen planlı bir yapıdır. Giriş batıya kaydırılmış, girişi eyvan şeklinde düzenlenmiş, harim kısmı kuzey-güney doğrultusunda olup mihrap ön kubbesine Türk üçgeni ile geçiş sağlanmıştır. Yapının kuzey tarafı 2 katlı düzenleme gösterir. İç mekan orijinalliğini korumuştur. İç mekanda kemerlerin sivrilmesi gotik etkilidir. Mihrabı alçı malzemesidir. Yapıda hakim malzeme kesme taştır.

Süsleme sanatından uzak çok sade ve bir o kadar huzur verici bir cami. İçerisi sizi süslemelerle dikkat çekerek uhreviyetten uzaklastirmadiğı gibi sizi maneviyata çekiyor. Bir çok cami de görmediğim farklı bir bölümleri ve kemer yapıları var. Tek problemi park sorunu. Belediyenin buna muhakkak çare bulması gerekiyor. Aksarayin zaten dar ve park problemi olan yolları var bunun üzerine durup ziyaret etmek zor oluyor. Buna rağmen ecdadın bu tarihi eserini mutlaka ziyaret edin.

Karamanoğlu Camii adıyla da biliniyor. Çarşıya yakın bir konumda bulunuyor. 1409 yılında tamamlanan bu caminin dış tasarımı, işlemleri, ahşap minberi hepsi ayrı birer harika. İçerisi huzur dolu, temiz ve namaz kılıp ibadet ederken bir yandan kuş sesleri duyuyorsunuz. Son olarak bu sıcak yaz gününde bile içerisi ferahlatıcı bir serinlikte.

Sade fakat ihtişamlı, çok güzel taş ve ahşap işçiliği bulunmakta. Geniş ferah bir meydan ve bahçe içerisinde. Ancak fotoğraflarını koyduğum kapı işlemesi ve girişteki Taşpınar halısı ne kadar güzel ise, sonradan konulan kalitesiz ve zevksiz kapı örtüsü ile girişteki kalitesiz ve kerih halıflex de o kadar çirkin. Aksarayın simgesi olan bu yapıya bu çirkinliği kim yakıştırmış da koymuş oraya, bu zevksizliğe nasıl müsaade edilmiş aklım almadı. Ayrıca ayakkabı dolaplarının kapaklarını bari kahverengi yapsalardı. Böyle şahane bir yapıya böyle uydurma işler hiç yakışmıyor.

Tarihten günümüze bir köprü. Selçuklu mimarisinin en güzel örneklerinden olan Ulu Camii, Kılıçarslan'ın oğlu Rükneddin Mesud tarafından yaptırılmıştır. Karamanoğulları Dönemi'nde genişletme ve onarım çalışmaları yapılan caminin kitabesinde ''Bunun yapılmasını ve yenilenmesini merhum ve mağfur Ala-ed-din Bey'in oğlu yüce Sultan Mehmed, 811 yılında emretti'' yazar ve yine aynı kitabede caminin mimarı olan Mimar Firuz'un adı yazılmıştır. Osmanlı kayıtlarında ise caminin ismi ''Karamanoğlu Mehmed Bey Camii'' olarak geçmektedir.

Miladi 1302 tarihiyle Anadolu da bulunan en eski Türk islam eserlerinden biridir. Cami klasik Selçuklu camileri gibi enine uzun tepenin yamacında çift girişlidir. Cami birkaç yıl önce restorasyondan geçmiş. Mihrap kısmında bulunan 3 pencere ile belki de tek eserdir. Pencerelerin varlığı ile ilgili çok farklı rivayetler olsa da eserin eski resimlerinde pencerelerin bulunmayışı sonradan açıldığı anlamına gelmektedir. Taş ve ahşabın muhteşem uyumuyla huzur dolu bir mekan. Ermenekte gezilmesi gereken yerlerin başında gelmektedir.