Aya Sofya Camii
Puan
Burayı keşfetmek için rehber bulun.
Aya Sofya'nın büyüleyici atmosferinde yolculuğa çıkmaya hazır mısınız? Ben de bir seyahat tutkunu olarak, bu tarihi yapının derinliklerine inmeyi hayal ediyorum. Aya Sofya Camii'ni keşfederken, hem tarihini öğrenmek hem de mimarisinin büyüleyici detaylarını gözlemlemek için sizi bilgilendirecek bir rehber hazırladım. Öncelikle, buraya nasıl ulaşacağınızı öğrenmekle başlayacağız; ardından Altta ve üstteki katları detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. Ayrıca, ziyaretiniz sırasında gezip görebileceğiniz yakın yerleri de unutmamanız için paylaşacağım. Şimdi, bu eşsiz yapının kapılarını ardına kadar açalım.
Aya Sofya Camii
İstanbul’un Fatih ilçesinde bulunan bu eşsiz yapı, hem mimari hem tarihi açıdan büyüleyici bir deneyim sunuyor. Geçmişte kilise olarak inşa edilen ve daha sonra camiye dönüştürülen yapı, günümüzde müze olarak da işlev görmüş. Bu muazzam eseri ziyaret ederken, tarihi dokusunu ve mimari detaylarını keşfetmek için her adımda derin bir hayranlık duyuyorum.
Yapının mimarisi, dönemin en önemli sanat eserlerinden biri olarak kabul ediliyor. Özellikle büyük kubbesi, iç mekanın ihtişamını artırıyor. Aynı zamanda, iç mekanındaki mozaikler de ziyaretçileri büyüleyen diğer bir unsurdur. Her bir detay, tarih boyunca burada gerçekleşen olayların bir yansıması gibi.
Buraya geldiğimde kendimi tarihin derinliklerinde kaybolmuş gibi hissediyorum. Ziyaret sırasında, sadece yapının dış görünümü değil, iç mekanındaki atmosfer de beni etkiliyor. İnsanların ibadet ve manevi düşünceler için burayı nasıl kullandığını düşünmek, geçmişin izlerini daha da belirgin hale getiriyor.
Ziyaretçiler için her mevsim ayrı bir güzellik arz eden bu yer, İstanbul'un simgelerinden biri olarak görülmeye değer. Caminin etrafındaki çeşitli sosyal aktivite ve mekanlar da, yeni anılar biriktirip keşfetmemiz için bize birçok fırsat sunuyor.
Aya Sofya Camii Nerede ve Nasıl Gidilir?
İstanbul'un kalbinde bulunan Aya Sofya Camii, hem tarihi hem de mimari açıdan oldukça etkileyici bir yapıdır. Peki, buraya nasıl ulaşabilirsiniz? İlk olarak, konumunu belirtmek gerekirse, Sarayburnu Caddesi üzerinde, Sultanahmet Meydanı’na oldukça yakın bir yerde yer alıyor. Bu, ulaşım açısından büyük bir avantaj sağlıyor.
Toplu taşıma ile gitmek isterseniz, tramvay hattını kullanabilirsiniz. Kabataş-Bağcılar tramvay hattında Sultanahmet durağına inmeniz yeterli. Durağa girdiğinizde, sadece birkaç dakikalık yürüme mesafesini kat ederek bu muazzam yapıya ulaşabilirsiniz. Alternatif olarak, otobüs veya metro ile de gelebilirsiniz. Metro ile T1 hattını kullanarak Yenikapı istasyonunda inip, oradan tramvayla Sultanahmet’e geçebilirsiniz.
Eğer özel aracınızla geliyor veya taksi ile ulaşmak istiyorsanız, şehir merkezine oldukça yakın bir konumda olduğu için rahatça ulaşım sağlayabilirsiniz. Ancak, özellikle yaz aylarında yoğun turist trafiği nedeniyle park yeri bulmakta zorluk çekebileceğinizi unutmamanızda fayda var.
Bütün bu seçenekler göz önüne alındığında, ulaşım oldukça kolay ve hızlı. İstanbul’un büyüleyici atmosferinde kaybolmaya hazır mısınız?
Aya Sofya Camii Tarihi
Aya Sofya'nın tarihi, eşsiz bir hazine gibi tarihin derinliklerine uzanır. İlk olarak 537 yılında Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından kilise olarak inşa edilmiştir. Bu dönemden itibaren, mimarisi ve büyüklüğüyle dikkat çeken yapı, o dönemde dünyanın en büyük kilisesi olma unvanını kazanmıştır. Zamanla, Roma mimarisinin etkilerini taşıyan bu muazzam yapı, hem mimari hem de sanat açısından birçok yeniliğe ev sahipliği yapmıştır.
1453 yılında İstanbul'un fethi sonrası, anıtsal yapı bir camiye dönüştürülmüştür. Bu değişim, sadece yapının içini değil, tarih boyunca birçok kez elden geçirilmiş olan dış cephesini de etkilemiştir. Osmanlı döneminde, caminin iç dekorasyonunda kullanılan mozaikler, çeşitli kültürel etkilerin birleşiminden oluşmuştur. Hemen her dönemde sanatçılar, motifler ve yeni eklemelerle bu muhteşem yapıyı zenginleştirmiştir.
İlerleyen yıllarda, Aya Sofya, 1935'te müze olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu durum, onun dünya çapında bir turizm ikonu olmasına katkıda bulunmuştur. Ancak 2020'de yeniden cami olarak ibadete açılması, tarihindeki bir diğer önemli dönüm noktasıdır.
Son olarak, bu tarihi yer sadece bir yapı değil, aynı zamanda bir kültür mirasıdır. Bütün bu katmanlar, onu ziyaret ederken hissedeceğiniz derin duyguların temelini oluşturur. Ziyaret ettiğinizde, geçmişin izlerini ve zamandaki geçiş süreçlerini hissedeceksiniz.
Aya Sofya Camii Zemin Katı
Zemin katı, bu harika yapının en önemli ve etkileyici bölümlerinden biri. İlk adımımı attığım an, kendimi adeta tarih içinde kaybolmuş gibi hissetmiştim. Geniş, etkileyici alanları ve üstündeki muazzam kubbesiyle, antik çağların izlerini barındıran şahane bir atmosfer sunuyor. Burada, mimarinin tüm zarafetini bir arada görebiliyorsunuz.
Bu kat, dört büyük sütunun üzerinde durarak geniş bir alan oluşturuyor. Bu sütunlar, tarihi yapının gücünü ve ihtişamını simgelerken, aynı zamanda iç mekanın simetrisinde de büyük rol oynuyor. Özellikle mozaiklerin çoğu zemin katında yer alıyor. İkona ve insan figürleri içeren bu muhteşem mozaikler, hem sanatsal hem de dini anlamda büyük bir derinlik taşıyor.
Zemin katın diğer bir özelliği ise yazıtların ve kapıların detayları. Her köşede farklı bir hikaye barındıran bu yazıtlar, sizi geçmişe götürürken, aynı zamanda yapının nasıl bir kutsallığa sahip olduğunu hissettiriyor. Burada geçirdiğim zaman içinde, her bir detayın ardında yatan anlamı keşfetmek oldukça büyüleyiciydi.
Eğer bu tarihi yapıyı ziyaret ederseniz, zemin katında dolanan enerjiyi hissetmeyi unutmayın. Her adımda tarih fısıldıyor ve bana, geçmişten gelen bir sesle bağ kuruyormuşum gibi bir his veriyor. Bu kat, özellikle tarihi seviyorsanız, sizi adeta büyüleyecek!
Aya Sofya Üst Katı (Galeri)
Aya Sofya'nın üst katı, Aya Sofya Camii'nin en etkileyici noktalarından biri olarak dikkatimi çekti. Buraya çıktığınızda, muazzam bir manzarayla karşılaşıyorsunuz. Burası, dini yapının göğe yükseldiği yer olarak, geçmişten günümüze birçok farklı medeniyetin izlerini taşıyor. Galeri bölümünde yürürken, alt kattan gelen geniş ışık hüzmelerinin camlardan içeri sızdığını görmek adeta insana huzur veriyor.
Üst katta yürüyüş yaparken, karşıma çıkan mozaikler beni büyüledi. Her biri, binlerce yıl öncesinin sanatçıları tarafından yapılmış ve zamanla kaybolmaya yüz tutmuş görkemli tasvirler. Hangi tarafa bakarsam bakayım, tarihsel bir yolculuk yapıyormuşum gibi hissettim. Burada, Bizans Artı’nın en güzel örneklerini görmek mümkün. Bu muhteşem detayları incelerken, geçmişin derinliklerine dalmak adeta kaçınılmaz.
Ayrıca, üst katın sunduğu o eşsiz perspektif ile, caminin ana yapısını ve zarif yapısal detaylarını daha iyi gözlemleyebiliyorsunuz. Galeri kısmı, fotoğraf çekmek için de harika bir fırsat sunuyor. Özellikle, gün ışığının mozaiklerin üzerinde yarattığı oyunları yakalamak için güzel bir zamanlama yapmalısınız. Aya Sofya Camii'nde geçirdiğim zaman, hem ruhsal hem de kültürel bir doyum sağladı. Buradaki deneyimlerin beni nasıl etkilediğini anlatmak, kelimelerle pek mümkün değil.
Aya Sofya'ya Gelmişken Yakında Gezilecek Yerler
Aya Sofya Camii'ni ziyaret ettikten sonra, çevresinde keşfedebileceğiniz birçok harika yer olduğunu görmek beni her zaman mutlu etmiştir. İstanbul’un tarihi dokusunu tanımak için, bu alanları gezmek oldukça keyifli. Öncelikle, Topkapı Sarayı’na uğramanızı tavsiye ederim. Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetim merkezi olan bu saray, etkileyici mimarisi ve zengin tarihi ile büyüleyici bir deneyim sunuyor.
Bir başka güzel alternatif ise Sultanahmet Meydanı’dır. Burada, tarihi yapılar arasında yürüyüş yaparken, hem dinlenip hem de etrafınızdaki güzellikleri seyredebilirsiniz. Ayrıca, hemen köşede yer alan Sultanahmet Camii’ni ziyaret etmek de harika bir fikir. Mimari yapısıyla görenleri kendine hayran bırakan bu camiyi görmek, kesinlikle listenizde olmalı.
Öyleyse, Aya Sofya Camii'ni gezdikten sonra bu yerleri keşfetmek, İstanbul'da geçirdiğiniz zamanı daha da özel hale getirecektir. Unutulmaz anılar biriktirmek için, rotanıza bu noktaları eklemeyi sakın unutmayın!
İstanbul'da daha fazla müze keşfetmek için İstanbul Müzeleri sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Özellikler
Sunulan Hizmetler
Rehberler
Rehber ile Keşfet
Tüm Yorumlar
Misafir Yorumları
@gezim
İbadet için giriş ücretsiz sadece müze ziyaret amaçlı girmek isterseniz eğer bilet almanız lazım ve yaklaşık 200 metrelik kuyruklar oluşmuş durumda. Personel güleryüzlü ve yardım sever.
@istanbul34
Tarihi dokusunu kaybetmemiş, buram buram tarih kokan, dünyanın sayılı eserleri arasında olan Ayasofya camii her müslümanın en az bir kere görmesi gereken muazzam bir yer... Fatih Sultan Mehmet Han’dan itibaren her padişah, Ayasofya’yı daha da güzelleştirme gayreti içinde olmuş ve zaman içinde yapılan mihrab, minber, kürsü, minareler, hünkâr mahfili, şadırvan, medrese, kütüphane ve aşhane gibi yapılar ile Ayasofya tam tekmil bir külliyeye dönüştürülmüştür. Ayrıca, Osmanlı döneminde Ayasofya Camii’nin iç süslemelerine de büyük önem verilmiştir. Ayasofya hüsn-i hatt ve çinicilik gibi Türk sanatlarının en zarif örnekleriyle süslenmiş ve mabede yeni estetik değerler kazandırılmıştır. Böylece, Ayasofya sadece camiye dönüştürülmemiş, aynı zamanda insanlığın bu ortak mirası muhafaza ve ihya edilmiştir.
@serdaralp
Bir cami girişi var bir de müze girişi var, cami girişi Türkler için ücretsiz ancak müze girişi hem Türkler hem de yabancılar için ücretli Türkler için 800 küsür TL kadar bir fiyatı var ve bence çok fazla kesinlikle fiyatın düşürülmesi gerektiğini düşünüyorum. Yabancılar için yüksek fiyat olmasını anlayabilirim de Türkler için bu kadar fiyat neden
@omerucar1991
Tek kelimeyle mükemmel o dönemin şartlarında böyle muhtesem yapıların yapılabileceğini görmeden hayal edemezsiniz kilise olarak yapılmış ama camiye çevrildiği zaman da okadar güzel dönüştürülmüş ki öncesini bilmeyen ayırd edemez İyiki atalarımız böyle güzel eserlere sahip çıkmış onları geliştirip bugün bizlere miras bırakmış .Atalarimiz bukadar uzun zaman koruyup kollamiş Allah onlardan razı olsun ama bu güzelim mabedi bize yasaklayanlara ne diyeyim ben müze yapanlara kendi caminizde ibadeti yasaklayanlara içine girip görmek isteyen bizlerden turist ten aldığı kadar yüksek ücret isteyenleri Allah'a havale ediyorum ama 90 yıl sonra bize bu camiyi tekrar acanlara Ayasofya'nın zincirlerini kiranlara Ayasofya da ibadet etmemizde emeği olan herkese hakkımı helal ediyorum Allah onlardan razı olsun
@pseudolife7114
Ayasofya camii gerek tarihi önemi gerekse mimari açıdan dünya mirası bir yapı. Burayı ziyaret edipte hayran olmamak elde değil. Yıllar önce müze iken ilk ziyaretimde inanılmaz etkilenmiştim. Hâlâ son derece etkileyici bir yer. Bu tarihi yarımadayı ziyaret edecekseniz kesinlikle toplu taşıma kullanın. En az 2 gün ayırın.civarda o kadar çok ziyaret edilecek yer var ki insan inanamıyor. Ramazan ayı münasebetiyle akşamları kalabalık oluyor. Ramazan eğlenceleri iptal edilmiş. Gündüz de çok kalabalık ve inanılmaz turist var. Yerebatan sarnıcı, Sultanahmet camii, arkeoloji ve Türk-islam müzesi, Gülhane parkı,Hürrem Sultan hamamı, bab-ı Ali, 3. Ahmet çeşmesi, aya İrini ve daha adını sayamayacağım onlarca tarihi mekan var. Tabi ki bunların başında Ayasofya geliyor.civarda yemek yiyebileceğiniz çok sayıda mekan var. Turistler için olanlar dışında da kendi bütçenize uygun yerler bulabilirsiniz. Hediyelik eşyada aynı şekilde.
@yunusyogurtcu5674
Yıllarca Müze olarak ziyaret ettiğimiz bu mekan 24 Temmuz 2020'de Cumhurbaşkanı kararnamesi ile 86 yıl sonra tekrar camii kimligini geri kazandı. Ayasofya hakkında kısaca bahsedecek olursak; Ayasofya Bizans İmparatoru 1. Justinianus tarafından, 532-537 yılları arasında dönemine göre 5 yıl gibi kısa bir sürede İstanbul'un tarihi yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiş bazilika planlı bir patrik katedrali olup 1453 yılında İstanbul'un Osmanlılar tarafından alınmasından sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından camiye dönüştürülmüştür. 1930 ile 1935 yılları arasında restorasyon çalışmaları nedeniyle halka kapatılan Ayasofya'da Mustafa Kemal Atatürk'ün emriyle bir dizi çalışmalar yapıldı. Bu çalışmalar arasında çeşitli restorasyonlar, kubbenin demir kuşak ile çevrilmesi ve mozaiklerin ortaya çıkarılıp temizlenmesi sayılabilir. Restorasyon sırasında Ayasofya'nın, yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin laiklik ilkesi doğrultusunda, yapılış amacı olan kiliseye tekrar çevrilmesi konusunda fikirler ortaya atılmışsa da bölgede yaşayan Hristiyan sayısının çok az olmasından dolayı oluşan talep yetersizliği, bölgede bu denli görkemli bir kiliseye karşı yapılabilecek muhtemel provakasyonlar ve mimarinin tarihî önemi göz önüne alınarak Bakanlar Kurulu'nun 24 Kasım 1934 tarih ve 7/1589 sayılı kararıyla müzeye çevrilmiştir. 1 Şubat 1935'te ziyarete açılan müzeyi Atatürk 6 Şubat 1935 tarihinde ziyaret etmiştir. Yüzyıllar sonra mermer zemindeki halıların kaldırılmasıyla zemin döşemesi ve insan figürlü mozaikleri örten sıvanın kaldırılmasıyla da muhteşem mozaikler tekrar gün ışığına çıkarılmıştır.
@ed1329
Ayasofya (anlamı: 'Kutsal Bilgelik'; Grekçe: Ἁγία Σοφία, romanize: Agia Sofia) veya resmî olarak Ayasofya-i Kebîr Câmi-i Şerîfi, eskiden Kutsal Bilgelik Kilisesi ve Ayasofya Müzesi, İstanbul'da yer alan bir cami, eski bazilika, katedral ve müze. Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından, 532-537 yılları arasında İstanbul'un tarihî yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiş bazilika planlı bir patrik katedrali olup 1453 yılında İstanbul'un Osmanlılar tarafından fethedilmesinden sonra II. Mehmed tarafından camiye dönüştürülmüştür. Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1934 yılında yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile müzeye dönüştürülmüş, kazı ve tadilat çalışmaları başlatılmış ve 1935-2020 yılları arasında müze olarak hizmet vermiştir. 2020 yılında ise müze statüsü iptal edilerek cami statüsü verilmiştir.
@bilgehankurt8097
Ayasofya aynı yere üç kez inşa edilmiş bir eserdir. Günümüzdeki Ayasofya “Üçüncü Ayasofya” olarak bilinmektedir. Ayasofya’nın ilk inşaatı Hıristiyanlığı Roma İmparatorluğu’nun resmi dini olarak kabul eden I. Konstantin döneminde başlatılmıştır. İstanbul’un yedi tepesinden birincisi üzerinde ahşap çatılı bir bazilika olarak inşa edilen ve o dönemde ‘Büyük Kilise’ ismiyle anılan bu yapının açılışı, 360 yılında II. Konstantin döneminde gerçekleşmiştir. 404 yılında başlayan isyanda çıkan bir yangın neticesinde büyük ölçüde harap olan bu yapıdan günümüze ulaşan bir kalıntı bulunmamaktadır. İkinci Ayasofya, İmparator II. Theodosius tarafından birincisinin üzerine inşa ettirilmiş ve 415 yılında ibadete açılmıştır. Yine bazilika şeklinde ve ahşap çatılı olarak inşa edilen bu yapı ise, 532 yılında İmparator Jüstinyen aleyhinde çıkan Nika Ayaklanması’nda isyancılar tarafından yakılıp yıkılmıştır. İmparator Jüstinyen isyanın hemen ardından ilk ikisinden çok daha büyük ve görkemli bir Ayasofya yaptırmaya karar vermiştir. Üçüncü Ayasofya Bizans İmparatoru I. Jüstinyen tarafından 532-537 yıllarında inşa ettirilmiştir. Doğu Roma’nın İmparatorluk Kilisesi olarak kullanılan Ayasofya, tarih boyunca isyanlar, savaşlar ve doğal afetler yüzünden sık sık tahrip olmuştur. Ayasofya en büyük yıkımlardan birini 1204’te 4. Haçlı Seferi’nde şehrin istila edilmesiyle yaşamıştır. Haçlılar tüm şehirle birlikte Ayasofya’yı da yağmalamıştır. İstanbul’da 1204 yılından 1261 yılına kadar süren Latin işgali müddetince Ayasofya, Roma Katolik Kilisesi’ne bağlı bir katedrale dönüştürülmüştür. Ciddi hasarlar almış olan Ayasofya, İstanbul’da tekrar Doğu Roma idaresinin sağlanmasının ardından tamirlerle ayakta tutulmaya çalışılmıştır. Bununla birlikte, yapılan tamiratlar yetersiz kalmış ve 1346 yılında Ayasofya’nın doğudaki başkemeri ve kubbenin bir kısmı çökmüştür. Osmanlılar fethin nişanesi olarak kabul ettikleri ve kıymet verdikleri Ayasofya Camii’ne Fatih Sultan Mehmed Han’dan itibaren büyük özen göstermiş, bakım-onarım faaliyetlerini sürekli hale getirmiş ve camiyi eskisinden çok daha sağlam bir yapıya kavuşturmuştur. Bilhassa Mimar Sinan’ın Ayasofya’ya yaptığı eklemeler ve düzenlemeler, bu insanlık mirasının bugün hâlâ ayakta kalmasında çok büyük rol oynamıştır. Ayasofya Camii’ni kendi hayratı olarak vakfeden ve çok sayıda akar bağlayarak bakım-onarım maliyetlerini garanti altına alan Fatih Sultan Mehmed Han, önce caminin yanına bir de medrese inşa ettirerek eğitim faaliyetlerini başlatmıştır. Ayasofya’nın ilk minaresi de Fatih Sultan Mehmed Han döneminde ahşaptan inşa edilmiştir. Uzun yıllar varlığını sürdüren bu minare 1574 yılındaki büyük tamiratta kaldırılmıştır. Ayasofya Camii’nin ikinci minaresi ise, Sultan II. Bayezid Han döneminde tuğladan inşa edilmiştir. Fatih Sultan Mehmet Han’dan itibaren her padişah, Ayasofya’yı daha da güzelleştirme gayreti içinde olmuş ve zaman içinde yapılan mihrab, minber, kürsü, minareler, hünkâr mahfili, şadırvan, medrese, kütüphane ve aşhane gibi yapılar ile Ayasofya tam tekmil bir külliyeye dönüştürülmüştür. Ayrıca, Osmanlı döneminde Ayasofya Camii’nin iç süslemelerine de büyük önem verilmiştir. Ayasofya hüsn-i hatt ve çinicilik gibi Türk sanatlarının en zarif örnekleriyle süslenmiş ve mabede yeni estetik değerler kazandırılmıştır. Böylece, Ayasofya sadece camiye dönüştürülmemiş, aynı zamanda insanlığın bu ortak mirası muhafaza ve ihya edilmiştir. Fetihle birlikte camiye dönüştürülen ve 481 yıl cami olarak hizmet veren Ayasofya, 1930’lu yıllarda restorasyon çalışmalarının başlamasıyla halka kapatılmıştır. Ardından, 24 Kasım 1934 tarihli bir Bakanlar Kurulu kararıyla müzeye dönüştürülmüştür. Danıştay, 10 Temmuz 2020 tarihinde söz konusu Bakanlar Kurulu kararını iptal etmiştir. Hemen ardından Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan imzası ile yayımlanan 2729 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Ayasofya yeniden ibadete açılmıştır.
@asimumutozbey8211
Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından, 532-537 yılları arasında İstanbul'un tarihî yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiş bazilika planlı bir patrik katedrali olup 1453 yılında İstanbul'un Osmanlılar tarafından fethedilmesinden sonra II. Mehmed tarafından camiye dönüştürülmüştür. Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1934 yılında yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile müzeye dönüştürülmüş, kazı ve tadilat çalışmaları başlatılmış ve 1935-2020 yılları arasında müze olarak hizmet vermiştir. 2020 yılında ise müze statüsü iptal edilerek cami statüsü verilmiştir. Ayasofya, mimari bakımdan merkezî planı birleştiren kubbeli bazilika tipinde bir yapı olup kubbe geçişi ve taşıyıcı sistem özellikleriyle mimarlık tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak ele alınır. Hristiyanlar için hem sembolik hem de eksen olma anlamının yanında, turistik ve ruhsal bir çekim merkezidir. Ayasofya adındaki "Aya" sözcüğü "kutsal" anlamına gelir. "Sofya" sözcüğü ise Grekçede "bilgelik" anlamındaki sophos sözcüğünden gelir.Dolayısıyla "Aya Sofya" adı Yeşua'ya (İsa) atfen "Kutsal Bilgelik" ya da "İlahî Bilgelik" anlamına gelmekte olup Hristiyan ilahiyatında Tanrı'nın üç niteliğinden biri sayılır. Miletli İsidoros ve Trallesli Antemius'un yönettiği Ayasofya'nın inşaatında yaklaşık 10.000 işçinin çalıştığı ve I. Jüstinyen'in bu iş için büyük bir servet harcadığı belirtilir. Bu çok eski binanın bir özelliği, yapımında kullanılan bazı sütun, kapı ve taşların binadan daha eski yapı ve tapınaklardan getirilmiş olmasıdır.Döneminin en geniş kubbesi olan Ayasofya'nın merkezî kubbesi, Bizans döneminde bir kez (7 Mayıs 558) çökmüş, Mimar Sinan'ın binaya payandaları eklemesinden itibaren de hiç çökmemiştir.
@bernaekeke6550
24 saat açık ama ziyaretçi girişi için sabah 9 gibi girmenizi öneririm. Girişler ücretsiz, 9:30-10:00 arası sıra başlıyor, sonrasında uzun bir kuyruk oluyor. Girişte kontrol var. Kadınların başörtüsü ile girmesi gerekiyor. Ziyaret edeceğiniz gün kısa şort ya da etek giymemeye ve yanınıza başörtüsü almaya dikkat edin. Örtü camiide de satılıyor ama orda da sıra beklemek zorunda kalabilirsiniz. Girişte ayakkabılar açık kutulara konuluyor. Pahalı ayakkabılarla gelmeyin, çalınma ihtimaline karşı yazın terlik gibi basit ayakkabılar tercih edebilirsiniz. Sakin saatlerde giderseniz sıradan da hızlı geçtiğiniz gibi içeriyi de rahatça gezebilirsiniz. Çok gürültü yapılmaması gerekiyor çünkü ziyaretiniz sırasında ibadet edenler olabiliyor. Çıkıştaki harika çeşmeyi de inceleyin.
@cokgezen
24 saat açık ama ziyaretçi girişi için sabah 9 gibi girmenizi öneririm. Girişler ücretsiz, 9:30-10:00 arası sıra başlıyor, sonrasında uzun bir kuyruk oluyor. Girişte kontrol var. Kadınların başörtüsü ile girmesi gerekiyor. Ziyaret edeceğiniz gün kısa şort ya da etek giymemeye ve yanınıza başörtüsü almaya dikkat edin. Örtü camiide de satılıyor ama orda da sıra beklemek zorunda kalabilirsiniz. Girişte ayakkabılar açık kutulara konuluyor. Pahalı ayakkabılarla gelmeyin, çalınma ihtimaline karşı yazın terlik gibi basit ayakkabılar tercih edebilirsiniz. Sakin saatlerde giderseniz sıradan da hızlı geçtiğiniz gibi içeriyi de rahatça gezebilirsiniz. Çok gürültü yapılmaması gerekiyor çünkü ziyaretiniz sırasında ibadet edenler olabiliyor. Çıkıştaki harika çeşmeyi de inceleyin.
@Gezen Kadın
Harika bir yer mutlaka gitmelisiniz.
@Gezen Kadın
Harika bir ambiyans var. Mutlaka görmelisiniz.