Harika bir mimari.

Bu Aynalı Kavak ile alakalı tarih’te yaşanmış bir hâdise nakledeyim, olayı anlatan Kethüdâzâde Arif Efendi (Vefatı 1849, Kadı, Huzur Hocası, Farsça, Matematik, gibi dersler vermiş evinde talebelere) İran Elçisi İle Osmanzâde (Osmanzâde: Taib Ahmed Efendi. Divan şairi, İstanbul 1660-Kahire 1724. İyi bir tahsil gördü. Süleymaniye Müderrisliği ve Halep Kadılığı görevlerinde bulundu) III. Sultan Ahmed Han zamanında İran'dan bir elçi gelmiş. O dönemde yaşayan şair ve hazır cevap Osmanzâde merhûmu bu elçiye mihmandar (rehber) etmişler. O zaman Aynalıkavak isimli mahallede de bir Sarayı Hümâyun varmış. Bu Osmanzade merhum elçi bey’le görüşüp sohbet ederken; -"Efendim İstanbul'da bir konak sahibi olsanız olmaz mı?" der. Elçi bey de; -"Ha iyi dedin, fena olmaz. Bir münasip konak varsa alalım" der. Osmanzade merhum; -"Efendim benim Aynalıkavak mahallesinde bir konağım vardır, oturduğum yoktur, sahile de yakındır, güzeldir. Zannederim ki görseniz beğenirsiniz. İşte onu size satayım" der. Sözleşirler, elçi bey ile beraber Aynalıkavak'a giderler. Saray-ı hümayunu gezerler, Elçi beyin pek hoşuna gider, memnun olur, sarayı satın alır. Arada gider oturur. Derken bu havadis üst makamlara akseder. Elçi beyi saraydan yüzdürürler (çıkarır). Elçi bey gürültüyü azdırır, davaya kalkar. "Ne demek olsun, satın almışım; paralarını saymışım!" der. Bunun üzerine emir verilir, Sadrazam Damat İbrahim Paşa huzurunda elçi bey ile Osmanzade merhumu mahkemeye çıkarırlar ve birçok defa mahkemeleri devam eder. Hasılı, ortalığa hâfî (gizli) bir eğlence olur gider buyurdu.

Osmanlı Dönemi eserleri içerisinde en güzel yapıtlardan biri diyebilirim. Bahçesi ve içerisinde yer alan yapının insanı hayran bırakan bir yanı var. İçerisindeki yapıyı bireysel gezme şansınız yok. Tam ve yarım saatlerde olmak üzere içerisini görevli eşliğinde geziyorsunuz. Dönemin yöneticileri tarafından hem dinlenme hemde yurtdışından gelen misafirleri kabul ettikleri bir yer. Ve içerisinde Osmanlı Dönemine ait müzik aletlerininde ayrıca sergilendiği bir alanda mevcut. Mutlaka gidilip görülesi yerlerden bir tanesi diyebilirim.

Kasrın içerisinden çok bahçesi görülmeye değer. Devasa ağaçlar ve yeşillikler içerisinde çok güzel bir yer. İçeriye girdikten sonra bahçe dahil gezimizi tamamlamamız 1 saat sürdü. Güzel havalarda ek olarak en az 1 saat bahçede oturmaya ayrılmalı. (Toplamda 1,5 saat) Bahçe çok temiz, sessiz ve huzur verici. Kasrın içi yarım saatte bir yapılan güvenlik eşliğindeki gruplar halinde geziliyor. Girişte ücretsiz sesli rehber temin edebilirsiniz. (Kendi kulaklığınızı getirmeniz gerekiyor. Kulaklık mevcut değil) Kasrın içinde fotoğraf çekmek yasak fakat bazı teyzelerin fotoğraf-video çekmelerine engel olunmadığını gördük. Kasrın açık olduğu saatlerde bahçedeki kafe de açık. Çok zengin olmayan bir menüleri var ama başarılılar. Özellikle sıcak içecekleri başarılı. Bahçedeki bazı ağaçlar 300 yıllık. Çamların bazılarının gövdesi neredeyse 2 metre çapında. Gördüğüm en geniş gövdeli çamları burada gördüm. Yeri biraz ters ama girişinde kasıra özel otopark mevcut. Ayrıca hemen yakınında otobüs durakları da var.

İstanbul'daki kasırlar arasında en sade olanı diyebilirim. Çok güzel bahçesi var. Huzur dolu ortamda bir şeyler yiyip içebilirsiniz. Pazar günü öğlen vakti olmasına rağmen sakindi. Müze tam ve yarım saatlerde rehber eşliğinde gezilebiliyor. Müzekart geçiyor. Ulaşım olarak metrobüsle "Halıcıoğlu" durağında inip "Fatih Sultan Mehmet" durağından otobüse binerseniz 5 durak sonra "Aynalıkavak" durağında inebilirsiniz. Ben metrobüsten indikten sonra yürümeyi tercih ettim 20 dk sürüyor.

İstanbul Kasırları'ndaki tarihi yapı ve doku, bahçelerinde huzur veren sakinlik bu kasırda da fazlasıyla mevcut. Müzeye giriş yarım saatte bir gruplar halinde yapılıyor. Bahçede güzel bir kafesi var. Müze girişinde ücretsiz verilen sesli rehber geziyi anlamlı ve keyifli hale getiriyor. Kulaklık gerekmiyor, kulağınıza yaklaştırıp dinleyebiliyorsunuz. Müze kart geçerli 65 yaş ve 06 yaş ücretsiz. Bahçeye giriş ve müze gezme ücreti ayrı alınıyor yani sadece bahçede 10 lira ödeyip oturabiliyorsunuz. Girişte ücretsiz otoparkı var.

Evime yürüme mesafesinde olduğundan kafa dinlemek için sık sık gittiğim mekanlardan biri. Normalde giriş ücretli, ücretsiz olsa talan edilir herhalde. Ben Müze kartım olduğundan giriş için ücret ödemiyorum, Bi çay, bi kahve ve bolca temiz hava soluyup Hasköy’den bir anda bambaşka yere ışınlanıyorum sanki. Özellikle hafta içi oldukça sakin oluyor ve Cafe çalışanları da güler yüzlü ve ilgililer. Cafesi milli saraylara bağlı olduğundan biraz tuzlu yani henüz delturun eline düşmemiş. Gelmişken müzeyi gezmezseniz ayıp olur tabi:) böyle kral bir yerde bir zamanlar meşk edilmiş, hem de ne enstrümanlarla, denize inen özel bir alanı bile mevcut. Daha neler neler…

Müzeye girmediğim için puanlama harici tutuyorum. Kafeye gidebilmek bu arada kafe aslında büfeden ibaret ve açık alanda masa sandalye 10 TL kişibasi. Sessizlik yok çünkü önünde inşaat var. Öyle büyük bir alan değil. Fiyatlar iyi bir semtteki mekan ile aynı. Cheeseburger 100 tl patates 30, köfte 95 TL. Ha Bi kıyak yapmışlar otopark ücretsiz. 20 araba alıyor zaten

Milli saraylara bağlı özüne dokunulmadan gayet güzel elden geçirilmiş. Emeği geçen herkese teşekkürler. Şehir karmaşasından tam ortasında bahçe huzur dolu içinden çıkmak istemiyor insan. Girişte sağda otopark var ücretsiz. Bahçe 10 tl saray +Bahçe 20 tl. 7 yaş çocuğa ısrarla bilet kestiler. Şimdiye kadar Milli saraylara bağlı hiç bir yerde bu kadar ısrarla kesmemiz lazım diyen bir yer görmedim. Sormuyorlar bile. Kafe çok ama çok pahalı. Bir hamburger 95 tl olamaz şaşırmayın. Çay 10 tl kahve çeşitleri 28 -36 tl tatlılar 38 tl vs vs. Burada çalışan arkadaşların dikkat etmesi lazım. Kimseyle ilgileri yok. Masaya çağırdığınız zaman zar zor geliyorlar. Bir erkek arkadaş dışında işini yapan yoktu. En son ben çıkarken bir saattir gözleme bekliyorum diye feryat eden biri vardı. Bence iyi sabretmiş. Genel olarak gidilmesi gereken bir yer olarak düşünebilirsiniz. Gününüz heba olmaz vakit ayırdığınıza değer bence.