Söğüt sakin çok güzel bir ilçe ertuğrul gaziyi birde kostümcü bir rehberden dinleyin o anı yaşayarak çok güzel anlatıyor kostümleri deneyin sadece 20 tl söğütte kostümle yarım saat kadar dolaşabiliyorsunuz

Buraları tekrar bizlere hatırlatan bu zamana kadar koruyan muhafaza eden ve yeniden ziyarete açanlar dan Allah razı olsun inşallah

Çok güzel ve manevi değeri olan bir camimiz Ertuğrul Gazi kuyulu camii. Caminin hemen girişi sağ tarafında eski bir su kuyusu bulunuyor ismini oradan alan Kuyul cami

Rivayete göre Kayı boyunun ilk çadır kurduğu yerde yapılmış bu güzel mescidimiz içerisinde Kuyu var bu yüzden de diğer adı Kuyulu Mescit. Osmanlı imparatorluğu'nun ilk camisi desek yanlış olmaz sanırım. Bulunduğu yer,yanındaki park hepsi çok huzurlu ve görülmeye, ziyaret edilmeye değer

Duvarlara anlam katan hikayeleri. Biz de güzel bir anlatıcıya denk geldiğimiz için şanslıydık. Sade, şatafattan uzak huzurlu bir mescid. İçindeki kuyu da ise bizim hikayemiz gizli.

Osmanlı'nın İlk Mescidi Bir imparatorluğun filizlendiği topraklarda kurulu bu şirin yapı, Ertuğrul Gazi mescidi… 40 kişilik bu ibadet mekânı, içindeki su kuyusu nedeniyle “kuyulu mescit” diye de anılıyor. Mescid imamının bulunduğu mescidin rehberliğini yapması hoşumuza gitti. Mescide sonradan eklenen giriş bölümü ise 1902’li yıllarda Sultan ikinci Abdülhamid Han’ın armağanıdır.Kayı aşiretine kılıç hakkı olarak Söğüt verildiğinde Ertuğrul Gazi’nin çadırını kurduğu ilk yer de burasıdır. Kayı aşireti o devirde 400 kadar çadırdan oluşuyordu. Çadırların kurulduğu yer Rum ve Ermeni mahallesiydi. O zamanlar Söğüt’te yaklaşık sekiz yüz kişi yaşamaktaydı. Ayrıca Kayılardan önce Söğüt’e (bugünkü Çarşı Cami çevresine) yerleşmiş, 100 kadar Müslüman bir Türk boyu vardı. Söğüt’e otağ kurulduktan sonra zamanla bir mescide ihtiyaç duyulur. Mescidin Müslüman mahallesine mi, yoksa Rum mahallesine mi yapılacağına istişare edilerek karar verilir. Kayı boyu lideri olan Ertuğrul bey İslamı yaymak adına bu mescidin yapıldığı arsayı gayrimüslimlerden satın aldığı rivayet ediliyor. Kayı boyu pek de hoş karşılamıyor. Hatta tepkilerin de olduğunu görmekteyiz. İşte gayri müslim mahallesinde bir mescidin ne işi var şeklinde. Ancak Ertuğrul Gazi’nin bir planı var bir düşüncesi var. Adaleti, hoşgörüyü Hristiyanlara veyahut o dönemdeki gayri müslim topluluklara bir bakıma öğretebilmek gayesini de güdüyor. Mescidin kuyusunun bir de hikâyesi vardır: Gayrimüslimler, Ertuğrul Gazi'nin ve Türklerin bölgeye gelmesinden rahatsız olur. Bir grup Rum, kendilerine bir arraf (kahin, müneccim) bulurlar. Ondan insanlara rahatsızlık verici bir karışım hazırlamasını ve Kayı boyunun tek suyu olan Söğüt deresini kirletmesini isterler. Nitekim bu kötülüğü yaparlar. Ertuğrul Gazi, çözüm bulmaya çalışıyor ama başarılı olamıyor. Bir gün namaz sonrası uykuya dalıyor ve rüyasında mescidin yanında bulunan ağaçlarının filizlendiğini görüyor. Mescidin bulunduğu alanda en yakın alpleriyle birlikte kuyu kazmaya başlıyor. 3 günlük kazının sonucunda 15 metreye geldiğinde billur gibi berrak bir suyla karşılaşır. Önce suyu bulduğunu kimseye söylemiyor ve suyun tespiti için 3 gün kendisi, 3 gün de atına bu suyu içiriyor. Temiz oluğuna kanaat getirdikten sonra duyruluyor. 56 Rum vatandaşının Müslüman olmasına vesile oluyor.

Sözün bittiği yer bize bu vatanı yurt eden Ertuğrul Gazi'nin elleriyle yaptığı cami ve kuyu mevcut. Maalesef cami cumhuriyet döneminde modernleşme için taş yapı betonla sıvanmış yakında sivanan beton sökülecek miş