Mevlana Müzesi'ni ziyaret etmeyi planlıyorsanız, sizi geçmişin derinliklerine ve manevi bir yolculuğa çıkarmaya hazırlanmalısınız. Bu muazzam yapı, Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi olarak bilinen alanda yer alıyor ve Sultan Alâeddin Keykubad'ın Mevlâna'nın babası Bâhaeddin Veled'e hediye ettiği bir alanı kaplıyor. Bu yazıda, yalnızca bu tarihi mekânın büyüleyici geçmişine değil, aynı zamanda günümüzdeki rolüne ve sunduğu eşsiz deneyimlere de odaklanacağım. Hazırsanız, Mevlana Dergâhı'nın köklü tarihine ve içindeki değerli eserlerle dolu dünyaya birlikte adım atalım!
Mevlana Müzesi'nin Tarihçesi
Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi olarak bilinen alan, tarih boyunca pek çok önemli olaya ev sahipliği yapmıştır. Günümüzde bir müze olarak işlev gören bu alan, geçmişin izlerini taşımaktadır. Bu nedenle, burayı ziyaret etmek isteyen herkes için tarihçesi oldukça merak uyandırıcıdır.
Mevlana Dergâhı'nın Kuruluşu
Mevlâna Dergâhı, 13. yüzyılda, meşhur düşünür ve şair Mevlâna Celaleddin Rumi tarafından kurulmuştur. Bu dergâh, yalnızca bir ibadet yeri değil, aynı zamanda bir eğitim merkezi olmuştur. Rumi’nin öğretileri ve felsefesi, buradan yayılarak tüm dünyaya ulaşmıştır. Dergâhın kuruluşundan bu yana, pek çok ziyaretçi burayı ruhsal bir huzur ve bilgi kaynağı olarak görmüştür. Zamanla, dergâhın etrafındaki bahçe ve çevre, Selçuklu mimarisinin en güzel örnekleriyle dolmuş, bu bölge bir kültürel merkez haline gelmiştir.
Ziyaretçilere Sunulan | Anlamı |
---|---|
Medrese | Eğitim |
Tekkeler | İbadet ve Sosyalleşme |
Gül Bahçesi | Huzur ve Sükunet |
Sultan Alâeddin Keykubad'ın Mirası
Sultan Alâeddin Keykubad, Selçuklu Devleti’nin en güçlü hükümdarlarından biri olarak bilinir ve Mevlâna’nın babası Sultanü'l-Ulemâ Bâhaeddin Veled'e bu güzel bahçeyi hediye etmiştir. Bu hediye, dergâha ve dustan yazımlarına olan saygıyı gösterir. Bahçe, dönemin sanat ve mimari anlayışının bir yansıması olarak, Selçuklu topraklarında önemli bir simge haline gelmiştir. Gül Bahçesi, zamanla pek çok edebi esere ve sanatsal anlatıma ilham kaynağı olmuştur.
Sultan Alâeddin Keykubad'ın Katkısı | Etkisi |
---|---|
Bahçenin Hediye Edilmesi | İlim ve irfanın yüceltilmesi |
Sanatsal Alanların Oluşumu | Kültürel ve manevi zenginleşme |
Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi
Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi, hem tarihi hem de mimari açıdan büyüleyici bir alan olarak tüm ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor. Bu bahçe, sadece bir yeşil alan değil, aynı zamanda önemli bir kültürel mirasın parçasıdır. Sultan Alâeddin Keykubad’ın, büyük bir saygı ve inançla Mevlâna’nın babası Sultânü'l-Ulemâ Bâhaeddin Veled'e sunduğu bu hediye, zamanla dergâhın bulunduğu müze ile birleşerek etkileyici bir deneyim sunuyor.
Gül Bahçesi'nin Özellikleri
Gül Bahçesi, adını içinde yetişen gül ağaçlarından alıyor. Bu alandaki güller, özellikle bahar aylarında açıldığında muhteşem bir manzara sunuyor. Bahçenin içerisinde yer alan çeşitli bitki örtüsü, sunduğu huzur verici atmosfer ile ziyaretçilerin ruhunu dinlendiriyor. İşte bahçenin bazı temel özellikleri:
Özellik | Açıklama |
---|---|
Yüzölçümü | Geniş bir alana yayılmaktadır. |
Tip ve Çeşit | Farklı gül türleri ve diğer bitkilerle donatılmıştır. |
Atmosfer | Huzur verici ve meditasyon imkanı sunuyor. |
Bahçenin Mimari Yapısı
Gül Bahçesi, geçmişten günümüze birçok farklı mimari unsur barındırıyor. Bununla birlikte, tarihi yapılar ve doğal çevre, muazzam bir uyum içinde. Bahçenin düzeni, geleneksel Selçuk mimarisini yansıtıyor ve bu durum, ziyaretçilerin tarih içerisinde bir yolculuk yapmalarına olanak sağlıyor. Bahçede yer alan mimari ögeler, dikkatlice korunmuş ve geçmişin izlerini günümüze taşımakta. İşte bahçenin mimari yapısının bazı unsurları:
Mimari Unsur | Açıklama |
---|---|
Çeşme | Bahçenin ortasında yer alan, tarihi bir çeşme bulunmaktadır. |
Yürüyüş Yolları | Doğayla iç içe daha fazla zaman geçirmeye davet eden yollar. |
Gölge Alanları | Ziyaretçilerine dinlenme imkanı sunan gölgeli bölgeler. |
Bu eşsiz alanı keşfetmek, tarih ve doğanın birleşimini deneyimlemek için harika bir fırsat. Gül Bahçesi, sadece bir seyahat noktası değil, aynı zamanda ruhsal bir yolculuktur.
Mevlana Müzesi'nde Görülecek Eserler
Değerli Eserler
Visit ettiğim zaman, bu alandaki tarihi eserlerin göz alıcı güzellikte olduğunu hemen fark ettim. Özellikle, dönemin mimari özelliklerini yansıtan yapıların yanı sıra, birçok önemli eser de ziyaretçileri karşılıyor. İşte bu müzede görebileceğiniz bazı değerli eserler:
Eser Adı | Özellikleri |
---|---|
Mevlana'nın Şerhi | Kendi el yazısıyla kaleme aldığı önemli bir eser. |
Sema Tavası | Semazenlerin kullandığı geleneksel bir enstrüman. |
Sanduka | Mevlana’nın türbesine ait, süslü ve tarihi bir sanduka. |
Elek vakti | Dönemin özgün sanat anlayışını ortaya koyan güzellikte. |
Bu eserler, hem dönemin sanatsal ifadelerini sergiliyor hem de Mevlana'nın derin düşüncelerini yansıtıyor.
Manevi Hava
Müze alanında dolaşırken, etrafımdaki manevi atmosfer beni derinden etkiledi. Ziyaretçiler, eserleri incelerken kendilerini huzurlu ve düşündürücü bir atmosferin içinde buluyor. Müzede geçirdiğim zaman, adeta ruhumu dinlendirdi. Her köşede hissedilen derin anlamlar ve semboller, Mevlana'nın öğretisini daha yakından anlamamı sağladı. Ziyaretçiler burada, sadece tarihi bir yolculuk yapmakla kalmıyor, aynı zamanda ruhsal bir deneyim yaşıyorlar.
İçinde bulunduğum bu eşsiz mekân, sadece bir müze değil, aynı zamanda derin bir manevi yolculuğa çıkmanızı sağlayan bir kapı gibiydi. Geçmişle bağlantı kurmak isteyen herkes için burası mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir yer.
Mevlana Müzesi'ne Ziyaret Önerileri
Ziyaret etmeyi düşündüğüm zaman, Mevlana Dergâhı'nın bu eşsiz atmosferinde geçireceğim zamanı en iyi şekilde değerlendirmek için birkaç öneri ve ipucu paylaşmak isterim.
Ziyaret Saatleri ve Giriş Ücretleri
Ziyaret saatleri ve giriş ücretleri, gezilerimi planlarken her zaman dikkate aldığım unsurlar. Bu alana yapılan ziyaretlerde genel olarak aşağıdaki saat dilimleri ve ücretler geçerli:
Gün | Ziyaret Saatleri | Giriş Ücreti |
---|---|---|
Pazartesi | 10:00 - 17:00 | Ücretsiz (Müze Kart Gerekli) |
Salı-Pazar | 09:00 - 17:00 | Ücretsiz (Müze Kart Gerekli) |
Giriş ücretleri, dönemsel olarak değişiklik gösterebilir, bu nedenle önceden güncel bilgileri kontrol etmenizde fayda var. Ayrıca, belli günlerde düzenlenen ücretsiz günlerden yararlanabileceğinizi belirtmek isterim.
Rehberli Turlar Hakkında Bilgi
Rehberli turlar, bu tarihi yeri keşfetmenin en etkili yollarından biri. Bilgi dolu bir rehber eşliğinde, Mevlana’nın yaşamı, felsefesi ve tarih hakkında derinlemesine bilgi edinebilirsiniz. Rehberli turlar hakkında bazı önemli noktalar:
Rehberli Tur Türü | Süre | Ücret |
---|---|---|
Grup Tur | 2 saat | 500 TL |
Özel Tur | 1.5 saat | 1000 TL |
Rehberli turlar genellikle önceden rezervasyon gerektiriyor, bu nedenle gitmeden önce mutlaka yerinizi ayırtmayı unutmayın. Bu sayede, hem kalabalık gruplardan uzaklaşmış olur hem de daha kişisel bir deneyim yaşarsınız.
Mevlana Müzesi ve Modern Sanat
Günümüz Sanatçıları ve Etkileri
Mevlâna'nın derin felsefesi ve eşsiz yaşam anlayışı, günümüz sanatçıları üzerinde büyük bir etki yaratmıştır. Bugün, bu etkiyi çeşitli sanat dallarında görebiliyorum. Sanatçılar, Mevlana’nın düşüncelerini ve eserlerini ilham kaynakları olarak kullanarak, modern sanat anlayışına yeni bir boyut kazandırıyorlar. Özellikle resim, heykel ve dijital sanat alanında, Mevlana’nın sembolleri ve temaları sıkça işleniyor. Üstelik, bu eserler, hem geleneksel sanat anlayışını hem de çağdaş yorumları birleştirerek izleyicilere farklı deneyimler sunuyor.
Sanat Etkinlikleri ve Sergiler
Müze bünyesinde düzenlenen sanat etkinlikleri ve sergiler, bu kültürel mirası daha da zenginleştiriyor. Aşağıda, bu etkinliklerin bazı önemli detaylarını bulabilirsiniz:
Etkinlik Türü | Tarih | Katılım Ücreti |
---|---|---|
Konserler | Her yıl bahar aylarında | Ücretsiz |
Atölye Çalışmaları | Yıl boyunca farklı zamanlarda | Ücretli (ücretler değişkenlik gösterebilir) |
Sergiler | Yılın her dönemi | Ücretsiz |
Bu etkinlikler, hem yerli hem de uluslararası sanatçıların Mevlana'nın huzur veren öğretilerinden esinlenerek ürettiği eserleri sergilemesine olanak tanıyor. Bu sayede, ziyaretçiler sadece tarihi bir mekanı gezmekle kalmayıp, aynı zamanda modern sanatın keyfini de çıkarıyorlar. Böylece, Mevlana’nın öğretileri, sanat aracılığıyla farklı nesillere ulaşmaya devam ediyor. Sanat dolu bir ziyaret deneyimi, bana her zaman ilham vermiştir.
Konya 'da daha fazla gezilecek yer keşfetmek için Konya Gezilecek Yerler sayfasını ziyaret edin.
@kuparea
Giriş ücretsiz çevre düzenlemesi çok ama çok güzel ulaşım çok rahat. Müze içerisi türbe içerisi son derece mükemmel. Tek bir eksiğim Mevlana'nın eşyalarının serildiği odalar çok küçük ve tek kapılı olduğu için ziyaretçiler tek tek girip çıkıyorlar ve bu oldukça zor oluyor ziyaretçi sirkülasyonu sağlanamıyor. Eşyaların olduğu bölümlerde türbenin olduğu bölüm gibi tek çatı altında geniş bir yerde sergilenmiş olsa ziyaret çok daha kolay olurdu.. Bir de mevlevilikle ilgili çok fazla bilgi yer almıyor bununla ilgili biraz veren tabelaların sayısı artırılırsa çok daha iyi olur
@hilalekus1508
Her gittiğimde huzur bulduğum bir yer. Tarihçesini bırakıyorum Bugün müze olarak kullanılmakta olan Mevlâna Dergâhı'nın yeri, Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi iken bahçe, Sultan Alâeddin Keykubad tarafından Mevlâna'nın babası Sultânü'l-Ulemâ Bâhaeddin Veled'e hediye edilmiştir. Sultânü'l-Ulemâ 12 Ocak 1231 tarihinde vefat edince türbedeki bugünkü yerine defnedilmiştir. Bu defin gül bahçesine yapılan ilk defindir. Sultânü'l-Ulemâ'nın ölümünden sonra kendisini sevenler Mevlâna'ya müracaat ederek babasının mezarının üzerine bir türbe yaptırmak istediklerini söylemişlerse de Mevlâna "Gök kubbeden daha iyi türbe mi olur" diyerek bu isteği reddetmiştir. Ancak kendisi 17 Aralık 1273 yılında vefat edince Mevlâna'nın oğlu Sultan Veled Mevlâna'nın mezarı üzerine türbe yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul etmiştir. "Kubbe-i Hadra" (Yeşil Kubbe) denilen türbe dört fil ayağı (kalın sütun) üzerine 130.000 Selçukî dirhemine Mimar Tebrizli Bedrettin'e yaptırılmıştır. Bu tarihten sonra inşai faaliyetler hiç bitmemiş 19. yüzyılın sonuna kadar yapılan eklemelerle devam etmiştir. Mevlevî Dergâhı ve Türbe 1926 yılında "Konya Âsâr-ı Âtîka Müzesi" adı altında müze olarak hizmete başlamıştır. 1954 yılında ise müzenin teşhir ve tanzimi yeniden gözden geçirilmiş ve müzenin adı "Mevlâna Müzesi" olarak değiştirilmiştir. Müze alanı bahçesi ile birlikte 6.500 m² iken, yeri istimlak edilerek Gül Bahçesi olarak düzenlenen bölümlerle birlikte 18.000 m²ye ulaşmıştır. Müzenin avlusuna "Dervîşân Kapısı" ndan girilir. Avlunun kuzey ve batı yönü boyunca derviş hücreleri yer almaktadır. Güney yönü, matbah ve Hürrem Paşa Türbesi'nden sonra, Üçler Mezarlığı'na açılan Hâmûşân (Susmuşlar) Kapısı ile son bulur. Avlunun doğusunda ise Sinan Paşa, Fatma Hatun ve Hasan Paşa türbeleri yanında semahane ve mescit bölümleri ile Mevlâna ve aile fertlerinin mezarlarının da içerisinde bulunduğu ana bina yer alır. Avluya Yavuz Sultan Selim'in 1512 yılında yaptırdığı üzeri kapalı şadırvan ile "Şeb-i Arûs" havuzu ve avlunun kuzey yönünde yer alan selsebil adı verilen çeşme, ayrı bir renk katmaktadır.
@kilicbey6694
Yakınlarında geniş bir otopark alanı var. Hemen önünden tramvay geçiyor. Etrafta hediyelik eşyalar satan dükkanlar var. Mevlana müzesinin hemen karşısında Konya etli ekmek yedik turistik bölge olması sebebiyle fiyatlar biraz kazik gelecek sandık ama fiyatlar gayet makul. Etli ekmek 50 TL kusbasili 65 TL. Tirit 90 TL. Müzeden yana fazla bir beklentiniz olmasin. Biz gittiğimizde girişler ücretsizdi.
@enginokumus5855
Konya’mızın en önemli en çok ziyaret alan en çok merak edilen ve emimin şuan Konya için keşke hayatta olsa dergahında sohbetine katılsak dediği Hz Mevlana Celaleddin Rum-i Hz in olduğu türbedir. Eğer sıradan bir gezelim görelim havasında gelinirse zevk alamaz maneviyatı görmek hissetmek için gelirseniz sizde muhakkak bir iz bırakacaktır. Tarihçesi Bugün müze olarak kullanılmakta olan Mevlana dergahının yeri Selçuklu Sarayı’nın gül bahçesi sultan Alaeddin Keykubat tarafından Mevlana’nın babası Sultanü’l Ulema bahaeddin velede hediye edilmiştir. Sultanü’l ulema 12 ocak 1231 yılında vefat edince bugünkü yerine defnedilmiştir.bu defin gül bahçesinde yapılan ilk definedir Sultan’ül ulema’nın ölümünden sonra kendisini sevenler Mevlana’ya müracaat ederek babasının mezarının üzerine Nil türbe yaptırmak istediklerini söylemişlerse de Mevlana ‘ Gök kubbeden daha iyi türbe mi olur? Diyerek bu isteği reddetmiştir. Ancak kendisi 7 aralık 1273 yılında vefat edince Mevlana’nın oğlu sultan veled Mevlana’nın mezarının üstünde türbe yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul etmiştir. ‘’kubbe-i hadra’ yeşil türbe denilen türbe dört fil ayağı( kalın sütun) üzerine 130.000 Selçuki dirhemine Mimar Tebrizli Bedreddin’e yaptırılmıştır.
@aysegulerken
Tek kelime ile huzur ? maneviyat şelale. Herkesin gelip görmesi Mevlana hazretlerini ziyaret etmesi gerek.. çevresini, anlatmaya gerek yok herşey çok güzel anlamlı tertemiz.
@alidemir9510
Mevlânâ Müzesi, Konya'da bulunan, eskiden Mevlâna'nın dergâhı olan yapı kompleksinde 1926 yılından beri faaliyet gösteren müzedir. "Mevlana Türbesi" olarak da anılır. (Yeşil Kubbe) denilen Mevlana'nın türbesi dört fil ayağı (kalın sütun) üzerine yapılmıştır. O günden sonra yapı faaliyetler hiç bitmemiş, 19. yüzyılın sonuna kadar yapılan eklemelerle devam etmiştir. Osmanlı sultanlarının bir kısmının Mevlevi tarikatından olması Türbe'ye özel bir önem verilmesini ve iyi korunmasını sağlamıştır. Müze alanı bahçesi ile birlikte 6.500 m² iken, yeri istimlak edilerek Gül Bahçesi olarak düzenlenen bölümlerle birlikte 18.000 m²ye ulaşmıştır. Müzenin bahçesinde yer alan I. Selim tarafından yaptırılan şadırvanın göbeğinin Germiyanoğulları Beyliği tarafından hediye edildiği söylenir. Ücretsiz olmadan önce, bağlı bulunduğu Kültür Bakanlığı'na en çok gelir getiren ikinci müzeydi. (Birinci Topkapı Sarayı müzesi) Mevlana hakkında menkıbelerin anlatıldığı Ahmed Eflaki'nin kitabı "Arifler'in Menkıbeleri"nde Mevlana'nın babası için türbe yaptırmak isteyen devrin sultanına "gök kubbeden daha görkemlisini yapamayacağınıza göre zahmet etmeyin" dediği rivayeti yer alır. Türbe, Mevlana'nın ölümünden sonra inşa edilmiştir.
@kevserates5555
Müzenin maalesef bi restorasyonu yeşil küpbenin bir türlü bitmiyor bu sinir bozucu Abdest tazelemek istedik hayatının içindeki lavabo da çok bakımsız kokuyor çok nahoş bir ortam ,ve müzedeki ney sesi gereksiz dua edecekken insanın konsantresini bozuyor .gerisi kutsal emanet amenna ve sadakna başımızın üstünde yer var ve buraya girerken saygısız yerli turistler şort la başı açık girmeleri çok hayasızca ayıp ayıp bunlara musade edilmemeli dışarıdan gelen turistler bu edepsizlerxen daha saygılı eminim ki hz pirde bu edepsizlerden rahatsızdır biz müdahil olmalıyız devlet olarak bu saygısızlığa fırsat vermemeliyiz
@umudibal7660
Mevlana müzesi dediğiniz içerisinde Mevlana ile Mevlana'nın hayatı yaşadıkları yaşama biçimi eşi dostu arkadaşları giydiği kıyafet kullandığı araç gereç okuduğu Kur'an-ı Kerim kullandığı rahle vb vb bir sürü şey bulunan bir müze. Müze bir kaç parçadan oluşuyor bazılark sadece gezmelik bazıları ise namaz kılmalık , ibadet etmelik , dua etmelik yerler . Temizliğine önem verilen saygı duyulan bir yer . Müslüman olan olmayan Türk olması hiç fark etmeyen dünyanın her yerinden gelen insanlara denk geliyorsunuz her an bizim için önemli bir değer çünkü Hz Mevlana. Suları çeşmeleri çok güzel serin sulara sahip zaten alan olarak adeta büyüleyici bir maneviyatı var çok hoş insan kalbine hüşu veriyor adeta. Mevlana dışında orada bulunmuş yaşamış diğer insanların diğer bireylerin odaları , kullandığı eşyalar , kendilerine ait hikayeleri bulunan duvarlar kitaplarda var , bazı odalarda eski motifleri canlandıran heykeller var bazılarında o devirde kullanılan eşyalar bir tane odada kocaman bir Kur'an-ı Kerim var. Ejder başlı(?) çeşme bulunan bir küçük avlusu var avlunun etrafında bir sürü çeşitli bilgi detay veren odalar var turlar yapan insanlardan veyahut orada yazılmıs duvar veya kitap yazılarından bilgi alabilirsiniz rahatlıkla . Hem çarşıyada yakın bir yer gayet güzel gayet manevi değeri yüksek hoş bir yer .
@antikgezgin
Mevlana müzesi dediğiniz içerisinde Mevlana ile Mevlana'nın hayatı yaşadıkları yaşama biçimi eşi dostu arkadaşları giydiği kıyafet kullandığı araç gereç okuduğu Kur'an-ı Kerim kullandığı rahle vb vb bir sürü şey bulunan bir müze. Müze bir kaç parçadan oluşuyor bazılark sadece gezmelik bazıları ise namaz kılmalık , ibadet etmelik , dua etmelik yerler . Temizliğine önem verilen saygı duyulan bir yer . Müslüman olan olmayan Türk olması hiç fark etmeyen dünyanın her yerinden gelen insanlara denk geliyorsunuz her an bizim için önemli bir değer çünkü Hz Mevlana. Suları çeşmeleri çok güzel serin sulara sahip zaten alan olarak adeta büyüleyici bir maneviyatı var çok hoş insan kalbine hüşu veriyor adeta. Mevlana dışında orada bulunmuş yaşamış diğer insanların diğer bireylerin odaları , kullandığı eşyalar , kendilerine ait hikayeleri bulunan duvarlar kitaplarda var , bazı odalarda eski motifleri canlandıran heykeller var bazılarında o devirde kullanılan eşyalar bir tane odada kocaman bir Kur'an-ı Kerim var. Ejder başlı(?) çeşme bulunan bir küçük avlusu var avlunun etrafında bir sürü çeşitli bilgi detay veren odalar var turlar yapan insanlardan veyahut orada yazılmıs duvar veya kitap yazılarından bilgi alabilirsiniz rahatlıkla . Hem çarşıyada yakın bir yer gayet güzel gayet manevi değeri yüksek hoş bir yer .
@gulhan2161
Bugün müze olarak kullanılmakta olan Mevlâna Dergâhı'nın yeri, Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi iken bahçe, Sultan Alâeddin Keykubad tarafından Mevlâna'nın babası Sultânü'l-Ulemâ Bâhaeddin Veled'e hediye edilmiştir. Sultânü'l-Ulemâ 12 Ocak 1231 tarihinde vefat edince türbedeki bugünkü yerine defnedilmiştir. Bu defin gül bahçesine yapılan ilk defindir. Sultânü'l-Ulemâ'nın ölümünden sonra kendisini sevenler Mevlâna'ya müracaat ederek babasının mezarının üzerine bir türbe yaptırmak istediklerini söylemişlerse de Mevlâna "gök kubbeden daha iyi türbe mi olur" diyerek bu isteği reddetmiştir. Ancak kendisi 17 Aralık 1273 yılında vefat edince Mevlâna'nın oğlu Sultan Veled, Mevlâna'nın mezarı üzerine türbe yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul etmiştir. "Kubbe-i Hadra" (Yeşil Kubbe) denilen türbe dört fil ayağı (kalın sütun) üzerine, 130 bin Selçukî dirhemine Mimar Tebrizli Bedrettin'e yaptırılmıştır. Bu tarihten sonra inşaî faaliyetler hiç bitmemiş 19'uncu yüzyılın sonuna kadar yapılan eklemelerle devam etmiştir. Mevlevî Dergâhı ve Türbe 1926 yılında "Konya Asâr-ı Atîka Müzesi" adı altında müze olarak hizmete başlamıştır. 1954 yılında ise müzenin teşhir ve tanzimi yeniden gözden geçirilmiş ve müzenin adı Mevlâna Müzesi olarak değiştirilmiştir. Müze alanı bahçesi ile birlikte 6 bin 500 metrekare iken, yeri istimlak edilerek Gül Bahçesi olarak düzenlenen bölümlerle birlikte 18 bin metrekareye ulaşmıştır. Müzenin avlusuna "Dervişân Kapısı"ndan girilir. Avlunun kuzey ve batı yönü boyunca derviş hücreleri yer almaktadır. Güney yönü, matbah ve Hürrem Paşa Türbesi'nden sonra, Üçler Mezarlığı'na açılan Hâmûşân (Susmuşlar) Kapısı ile son bulur. Avlunun doğusunda ise Sinan Paşa, Fatma Hatun ve Hasan Paşa türbeleri yanında semahane ve mescit bölümleri ile Mevlâna ve aile fertlerinin mezarlarının da içerisinde bulunduğu ana bina yer alır. Avluya Yavuz Sultan Selim'in 1512 yılında yaptırdığı üzeri kapalı şadırvan ile "Şeb-i Arûs" havuzu ve avlunun kuzey yönünde yer alan selsebil adı verilen çeşme, ayrı bir renk katmaktadır. Müzede Mevlâna ve Mevlevîliğe ait eserler ile el yazması kitaplar, levhalar, kandiller ve mûsıkî âletleri sergilenmektedir. Müzede bulunan ihtisas kütüphanesi 1854 yılında Postnişin Mehmed Saîd Hemdem Çelebi tarafından kurulmuştur. Kütüphanede Selçuklu, Karamanoğulları ve Osmanlı dönemine ait 2 bin 756 cilt içinde 4 binin üzerinde el yazması eser bulunmaktadır. Kitapların tamamı CD ortamına aktarılarak araştırmacıların istifadesine sunulmuştur. Müzede bulunan diğer kıymetli eserler şu şekildedir.
@yenirota
Bugün müze olarak kullanılmakta olan Mevlâna Dergâhı'nın yeri, Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi iken bahçe, Sultan Alâeddin Keykubad tarafından Mevlâna'nın babası Sultânü'l-Ulemâ Bâhaeddin Veled'e hediye edilmiştir. Sultânü'l-Ulemâ 12 Ocak 1231 tarihinde vefat edince türbedeki bugünkü yerine defnedilmiştir. Bu defin gül bahçesine yapılan ilk defindir. Sultânü'l-Ulemâ'nın ölümünden sonra kendisini sevenler Mevlâna'ya müracaat ederek babasının mezarının üzerine bir türbe yaptırmak istediklerini söylemişlerse de Mevlâna "gök kubbeden daha iyi türbe mi olur" diyerek bu isteği reddetmiştir. Ancak kendisi 17 Aralık 1273 yılında vefat edince Mevlâna'nın oğlu Sultan Veled, Mevlâna'nın mezarı üzerine türbe yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul etmiştir. "Kubbe-i Hadra" (Yeşil Kubbe) denilen türbe dört fil ayağı (kalın sütun) üzerine, 130 bin Selçukî dirhemine Mimar Tebrizli Bedrettin'e yaptırılmıştır. Bu tarihten sonra inşaî faaliyetler hiç bitmemiş 19'uncu yüzyılın sonuna kadar yapılan eklemelerle devam etmiştir. Mevlevî Dergâhı ve Türbe 1926 yılında "Konya Asâr-ı Atîka Müzesi" adı altında müze olarak hizmete başlamıştır. 1954 yılında ise müzenin teşhir ve tanzimi yeniden gözden geçirilmiş ve müzenin adı Mevlâna Müzesi olarak değiştirilmiştir. Müze alanı bahçesi ile birlikte 6 bin 500 metrekare iken, yeri istimlak edilerek Gül Bahçesi olarak düzenlenen bölümlerle birlikte 18 bin metrekareye ulaşmıştır. Müzenin avlusuna "Dervişân Kapısı"ndan girilir. Avlunun kuzey ve batı yönü boyunca derviş hücreleri yer almaktadır. Güney yönü, matbah ve Hürrem Paşa Türbesi'nden sonra, Üçler Mezarlığı'na açılan Hâmûşân (Susmuşlar) Kapısı ile son bulur. Avlunun doğusunda ise Sinan Paşa, Fatma Hatun ve Hasan Paşa türbeleri yanında semahane ve mescit bölümleri ile Mevlâna ve aile fertlerinin mezarlarının da içerisinde bulunduğu ana bina yer alır. Avluya Yavuz Sultan Selim'in 1512 yılında yaptırdığı üzeri kapalı şadırvan ile "Şeb-i Arûs" havuzu ve avlunun kuzey yönünde yer alan selsebil adı verilen çeşme, ayrı bir renk katmaktadır. Müzede Mevlâna ve Mevlevîliğe ait eserler ile el yazması kitaplar, levhalar, kandiller ve mûsıkî âletleri sergilenmektedir. Müzede bulunan ihtisas kütüphanesi 1854 yılında Postnişin Mehmed Saîd Hemdem Çelebi tarafından kurulmuştur. Kütüphanede Selçuklu, Karamanoğulları ve Osmanlı dönemine ait 2 bin 756 cilt içinde 4 binin üzerinde el yazması eser bulunmaktadır. Kitapların tamamı CD ortamına aktarılarak araştırmacıların istifadesine sunulmuştur. Müzede bulunan diğer kıymetli eserler şu şekildedir.