Rent A Horse
4.5
Puan
Rehber Bul
Burayı keşfetmek için rehber bulun.
Bu sayfadaki bilgileri güncellemek için Yerel Rehber başvurusu yapabilirsin.
Yerel Rehber olmak için iletişim sayfasından bize ulaşabilirsiniz.
- Yerel Rehber
- Gezilecek Yerler
- Rent A Horse
Özellikler
Sunulan Hizmetler





Rehberler
Rehber ile Keşfet
Tüm Yorumlar
Misafir Yorumları
4.5
Puanlama :
@arzutasci
Konya'da uğrmanız gereken ilk yer 1925 yılında tekke ve zâviyeler kapatıldıktan sonra Mevlânâ Dergâhı derviş hücreleri, mutfak gibi bütün müştemilâtı ve içeride bulunan madenî evani, halı, kumaş, giyim kuşam eşyası, müzik aletleri, hat eserleri, zengin kütüphanesindeki yazmalar gerçek mekânlarında sergilenmek suretiyle bir müze haline getirilerek Konya Müzeler Müdürlüğü’ne bağlanmıştır. Başvekil İsmet Paşa (İnönü) ve Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey’in (Tanrıöver) tâlimatları üzerine İstanbul Müzeleri Müdürü Halil Ethem (Eldem) ile Maarif Vekâleti Hars Dairesi Kütüphaneler umum müfettişi Hamit Zübeyr Bey’in (Koşay) buradaki incelemeleri sonucunda dergâhın müzeye dönüştürülmesinin uygun olacağı 1 Eylül 1926 tarihinde kararlaştırılmış ve Mevlevî Dergâhı Konya Âsâr-ı Atîka Müzesi adıyla 2 Mart 1927’de törenle hizmete açılmıştır. Müdür Mehmet Yusuf (Akyurt), dergâhın avlusunda yeni düzenlemeler yaparak Müze-i Hümâyun deposundaki arkeolojik eserleri de buraya getirip sergilemiştir. Konya’ya sık sık gelen ve şehirdeki tarihî eserlerin durumuyla ilgilenen Atatürk, Mevlânâ Müzesi’ni ziyaret etmiş ve takdirlerini hâtıra defterine yazmıştır. 1953 yılında buradaki arkeolojik eserler İplikçi Camii’ne taşınmış, bir yıl sonra yeniden düzenlenen dergâh Mevlânâ Müzesi adını almıştır.
@arzutasci
Hazret başta olmak üzere Konyanın manevi şahsiyetlerini ziyaret ederek manevi bir feyz almak en azından saygılarımızı sevgilerimizi arz etmek üzere 500 küsür kilometre uzaklıktan kalktık geldik ki malumunuz binlerce km uzaklıktan her ırktan dinden binlerce insan bu zat-ı muhterem için buraya geliyor. Tam huzura geldik selam verdik dua ediyoruz bir ses "bekleme yapmayın hadiii" aman Allah'ım bütün o manevi atmosfer bir anda yok oldu, o sımsıcak ortam buz kesti. Moralimiz alt üst oldu. Orada saygıyla hazretin önünde eğilen, edebinden fısıldayarak bile tek kelime etmeyen insanlara yapılan şu muameleye bakar mısınız. Yahu orası dolmuş durağı mıdır? Yoksa meyve sebze hali midir? Kabzımal mı o arkadaş? Cazgır mı? Görevi nedir? Kalabalık dağıtmak mı? Belli ki birileri böyle talimat veriyor. Yani bir kapıdan girdin hadi yallah çok oyalanma öbür kapıdan defol diyorlar. Ulan milletin çadır kuracak hali yok kal desen kalmazlar. Mevlana müzesi inanç turizminin baş tacıdır bunu yazmaya bile gerek yok. Böyle bir yer bu tür zevzeklikleri kaldırmaz.
@arzutasci
Mevlânâ Müzesi, Konya'da bulunan, eskiden Mevlâna'nın dergâhı olan yapı kompleksinde 1926 yılından beri faaliyet gösteren müzedir. "Mevlana Türbesi" olarak da anılır. (Yeşil Kubbe) denilen Mevlana'nın türbesi dört fil ayağı (kalın sütun) üzerine yapılmıştır. O günden sonra yapı faaliyetler hiç bitmemiş, 19. yüzyılın sonuna kadar yapılan eklemelerle devam etmiştir. Osmanlı sultanlarının bir kısmının Mevlevi tarikatından olması Türbe'ye özel bir önem verilmesini ve iyi korunmasını sağlamıştır. Müze alanı bahçesi ile birlikte 6.500 m² iken, yeri istimlak edilerek Gül Bahçesi olarak düzenlenen bölümlerle birlikte 18.000 m²ye ulaşmıştır. Müzenin bahçesinde yer alan I. Selim tarafından yaptırılan şadırvanın göbeğinin Germiyanoğulları Beyliği tarafından hediye edildiği söylenir.[1][2] Ücretsiz olmadan önce, bağlı bulunduğu Kültür Bakanlığı'na en çok gelir getiren ikinci müzeydi. (Birinci Topkapı Sarayı müzesi) Mevlana hakkında menkıbelerin anlatıldığı Ahmed Eflaki'nin kitabı "Arifler'in Menkıbeleri"nde[3] Mevlana'nın babası için türbe yaptırmak isteyen devrin sultanına "gök kubbeden daha görkemlisini yapamayacağınıza göre zahmet etmeyin" dediği rivayeti yer alır. Türbe, Mevlana'nın ölümünden sonra inşa edilmiştir.
@arzutasci
Yeşil Kubbe) denilen Mevlana'nın türbesi dört fil ayağı (kalın sütun) üzerine yapılmıştır. O günden sonra yapı faaliyetler hiç bitmemiş, 19. yüzyılın sonuna kadar yapılan eklemelerle devam etmiştir. Osmanlı sultanlarının bir kısmının Mevlevi tarikatından olması Türbe'ye özel bir önem verilmesini ve iyi korunmasını sağlamıştır. Müze alanı bahçesi ile birlikte 6.500 m² iken, yeri istimlak edilerek Gül Bahçesi olarak düzenlenen bölümlerle birlikte 18.000 m²ye ulaşmıştır. Müzenin bahçesinde yer alan I. Selim tarafından yaptırılan şadırvanın göbeğinin Germiyanoğulları Beyliği tarafından hediye edildiği söylenir.[1][2] Ücretsiz olmadan önce, bağlı bulunduğu Kültür Bakanlığı'na en çok gelir getiren ikinci müzeydi. (Birinci Topkapı Sarayı müzesi) Mevlana hakkında menkıbelerin anlatıldığı Ahmed Eflaki'nin kitabı "Arifler'in Menkıbeleri"nde[3] Mevlana'nın babası için türbe yaptırmak isteyen devrin sultanına "gök kubbeden daha görkemlisini yapamayacağınıza göre zahmet etmeyin" dediği rivayeti yer alır. Türbe, Mevlana'nın ölümünden sonra inşa edilmiştir. Mutlaka gezilip görülmesi gereken bir yerdir girişler ücretsizdir.
@arzutasci
Şehrin merkezinde Karatay ilçesinde Sultan Selim Camii’nin doğusunda yer alır. Geniş bir bahçe duvarı içerisindeki yapıların çekirdeğini Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin türbesi oluşturmakta; semâhâne, mescid, matbah-ı şerif, meydân-ı şerif, derviş hücreleri, avlu ve hazîredeki binalar büyük bir külliye meydana getirmektedir. Kuruluşundan Cumhuriyet’e kadar geçen sürede buranın geliştirilmesi, bakımı, onarımı, dergâhtaki tarikat hizmetlerinin yürütülmesi için yapılan vakıflar bizzat sultanlar tarafından desteklenmiş, Evkāf-ı Celâliyye istisnaî vakıflar arasında yer almıştır. Ayrıca hazîre duvarlarının dışındaki II. Selim İmareti, Türbeönü Hamamı, çelebi konaklarıyla etrafında bir mahalle kurulmuş ve dergâh âdeta küçük bir şehrin ortasında kalmıştır. Dergâhın yakın çevresinde vaktiyle yer alan tarihî yapılardan, dışarıdan derviş hücrelerine bitişik olan kuzeybatıdaki Sultan Veled Medresesi yıkılınca yerine 1306 (1888-89) yılında postnişin Vâhid Çelebi tarafından Sultan Veled Mektebi inşa edilmiştir. Bina 1913’te yandığında iki katlı olarak yeniden yapılmış, 1955’te meydan açılırken Sultan Selim Camii’nin batı duvarına bitişik Yûsuf Ağa Kütüphanesi ile (1210/1795-96) muvakkithâne (1290/1873) XIV. yüzyıla ait Türbeönü Hamamı ile birlikte tamamen ortadan kaldırılmıştır. Bu çifte hamamın her iki bölümü dört eyvanlı ve köşe hücreli olup dergâhta ikamet eden dervişler yanında halka da hizmet verdiği ve keçeliğinde Mevlevî sikkelerinin yapıldığı bilinmektedir.
@Rota Bul
Giriş ücretsiz çevre düzenlemesi çok ama çok güzel ulaşım çok rahat. Müze içerisi türbe içerisi son derece mükemmel. Tek bir eksiğim Mevlana'nın eşyalarının serildiği odalar çok küçük ve tek kapılı olduğu için ziyaretçiler tek tek girip çıkıyorlar ve bu oldukça zor oluyor ziyaretçi sirkülasyonu sağlanamıyor. Eşyaların olduğu bölümlerde türbenin olduğu bölüm gibi tek çatı altında geniş bir yerde sergilenmiş olsa ziyaret çok daha kolay olurdu.. Bir de mevlevilikle ilgili çok fazla bilgi yer almıyor bununla ilgili biraz veren tabelaların sayısı artırılırsa çok daha iyi olur
@Rehber
Her gittiğimde huzur bulduğum bir yer. Tarihçesini bırakıyorum Bugün müze olarak kullanılmakta olan Mevlâna Dergâhı'nın yeri, Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi iken bahçe, Sultan Alâeddin Keykubad tarafından Mevlâna'nın babası Sultânü'l-Ulemâ Bâhaeddin Veled'e hediye edilmiştir. Sultânü'l-Ulemâ 12 Ocak 1231 tarihinde vefat edince türbedeki bugünkü yerine defnedilmiştir. Bu defin gül bahçesine yapılan ilk defindir. Sultânü'l-Ulemâ'nın ölümünden sonra kendisini sevenler Mevlâna'ya müracaat ederek babasının mezarının üzerine bir türbe yaptırmak istediklerini söylemişlerse de Mevlâna "Gök kubbeden daha iyi türbe mi olur" diyerek bu isteği reddetmiştir. Ancak kendisi 17 Aralık 1273 yılında vefat edince Mevlâna'nın oğlu Sultan Veled Mevlâna'nın mezarı üzerine türbe yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul etmiştir. "Kubbe-i Hadra" (Yeşil Kubbe) denilen türbe dört fil ayağı (kalın sütun) üzerine 130.000 Selçukî dirhemine Mimar Tebrizli Bedrettin'e yaptırılmıştır. Bu tarihten sonra inşai faaliyetler hiç bitmemiş 19. yüzyılın sonuna kadar yapılan eklemelerle devam etmiştir. Mevlevî Dergâhı ve Türbe 1926 yılında "Konya Âsâr-ı Âtîka Müzesi" adı altında müze olarak hizmete başlamıştır. 1954 yılında ise müzenin teşhir ve tanzimi yeniden gözden geçirilmiş ve müzenin adı "Mevlâna Müzesi" olarak değiştirilmiştir. Müze alanı bahçesi ile birlikte 6.500 m² iken, yeri istimlak edilerek Gül Bahçesi olarak düzenlenen bölümlerle birlikte 18.000 m²ye ulaşmıştır. Müzenin avlusuna "Dervîşân Kapısı" ndan girilir. Avlunun kuzey ve batı yönü boyunca derviş hücreleri yer almaktadır. Güney yönü, matbah ve Hürrem Paşa Türbesi'nden sonra, Üçler Mezarlığı'na açılan Hâmûşân (Susmuşlar) Kapısı ile son bulur. Avlunun doğusunda ise Sinan Paşa, Fatma Hatun ve Hasan Paşa türbeleri yanında semahane ve mescit bölümleri ile Mevlâna ve aile fertlerinin mezarlarının da içerisinde bulunduğu ana bina yer alır. Avluya Yavuz Sultan Selim'in 1512 yılında yaptırdığı üzeri kapalı şadırvan ile "Şeb-i Arûs" havuzu ve avlunun kuzey yönünde yer alan selsebil adı verilen çeşme, ayrı bir renk katmaktadır.
@kevserates5555
Müzenin maalesef bi restorasyonu yeşil küpbenin bir türlü bitmiyor bu sinir bozucu Abdest tazelemek istedik hayatının içindeki lavabo da çok bakımsız kokuyor çok nahoş bir ortam ,ve müzedeki ney sesi gereksiz dua edecekken insanın konsantresini bozuyor .gerisi kutsal emanet amenna ve sadakna başımızın üstünde yer var ve buraya girerken saygısız yerli turistler şort la başı açık girmeleri çok hayasızca ayıp ayıp bunlara musade edilmemeli dışarıdan gelen turistler bu edepsizlerxen daha saygılı eminim ki hz pirde bu edepsizlerden rahatsızdır biz müdahil olmalıyız devlet olarak bu saygısızlığa fırsat vermemeliyiz
@antikgezgin
Mevlana müzesi dediğiniz içerisinde Mevlana ile Mevlana'nın hayatı yaşadıkları yaşama biçimi eşi dostu arkadaşları giydiği kıyafet kullandığı araç gereç okuduğu Kur'an-ı Kerim kullandığı rahle vb vb bir sürü şey bulunan bir müze. Müze bir kaç parçadan oluşuyor bazılark sadece gezmelik bazıları ise namaz kılmalık , ibadet etmelik , dua etmelik yerler . Temizliğine önem verilen saygı duyulan bir yer . Müslüman olan olmayan Türk olması hiç fark etmeyen dünyanın her yerinden gelen insanlara denk geliyorsunuz her an bizim için önemli bir değer çünkü Hz Mevlana. Suları çeşmeleri çok güzel serin sulara sahip zaten alan olarak adeta büyüleyici bir maneviyatı var çok hoş insan kalbine hüşu veriyor adeta. Mevlana dışında orada bulunmuş yaşamış diğer insanların diğer bireylerin odaları , kullandığı eşyalar , kendilerine ait hikayeleri bulunan duvarlar kitaplarda var , bazı odalarda eski motifleri canlandıran heykeller var bazılarında o devirde kullanılan eşyalar bir tane odada kocaman bir Kur'an-ı Kerim var. Ejder başlı(?) çeşme bulunan bir küçük avlusu var avlunun etrafında bir sürü çeşitli bilgi detay veren odalar var turlar yapan insanlardan veyahut orada yazılmıs duvar veya kitap yazılarından bilgi alabilirsiniz rahatlıkla . Hem çarşıyada yakın bir yer gayet güzel gayet manevi değeri yüksek hoş bir yer .
@Rota Bul
Mevlana müzesi dediğiniz içerisinde Mevlana ile Mevlana'nın hayatı yaşadıkları yaşama biçimi eşi dostu arkadaşları giydiği kıyafet kullandığı araç gereç okuduğu Kur'an-ı Kerim kullandığı rahle vb vb bir sürü şey bulunan bir müze. Müze bir kaç parçadan oluşuyor bazılark sadece gezmelik bazıları ise namaz kılmalık , ibadet etmelik , dua etmelik yerler . Temizliğine önem verilen saygı duyulan bir yer . Müslüman olan olmayan Türk olması hiç fark etmeyen dünyanın her yerinden gelen insanlara denk geliyorsunuz her an bizim için önemli bir değer çünkü Hz Mevlana. Suları çeşmeleri çok güzel serin sulara sahip zaten alan olarak adeta büyüleyici bir maneviyatı var çok hoş insan kalbine hüşu veriyor adeta. Mevlana dışında orada bulunmuş yaşamış diğer insanların diğer bireylerin odaları , kullandığı eşyalar , kendilerine ait hikayeleri bulunan duvarlar kitaplarda var , bazı odalarda eski motifleri canlandıran heykeller var bazılarında o devirde kullanılan eşyalar bir tane odada kocaman bir Kur'an-ı Kerim var. Ejder başlı(?) çeşme bulunan bir küçük avlusu var avlunun etrafında bir sürü çeşitli bilgi detay veren odalar var turlar yapan insanlardan veyahut orada yazılmıs duvar veya kitap yazılarından bilgi alabilirsiniz rahatlıkla . Hem çarşıyada yakın bir yer gayet güzel gayet manevi değeri yüksek hoş bir yer .
@Gezgin35
Bugün müze olarak kullanılmakta olan Mevlâna Dergâhı'nın yeri, Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi iken bahçe, Sultan Alâeddin Keykubad tarafından Mevlâna'nın babası Sultânü'l-Ulemâ Bâhaeddin Veled'e hediye edilmiştir. Sultânü'l-Ulemâ 12 Ocak 1231 tarihinde vefat edince türbedeki bugünkü yerine defnedilmiştir. Bu defin gül bahçesine yapılan ilk defindir. Sultânü'l-Ulemâ'nın ölümünden sonra kendisini sevenler Mevlâna'ya müracaat ederek babasının mezarının üzerine bir türbe yaptırmak istediklerini söylemişlerse de Mevlâna "gök kubbeden daha iyi türbe mi olur" diyerek bu isteği reddetmiştir. Ancak kendisi 17 Aralık 1273 yılında vefat edince Mevlâna'nın oğlu Sultan Veled, Mevlâna'nın mezarı üzerine türbe yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul etmiştir. "Kubbe-i Hadra" (Yeşil Kubbe) denilen türbe dört fil ayağı (kalın sütun) üzerine, 130 bin Selçukî dirhemine Mimar Tebrizli Bedrettin'e yaptırılmıştır. Bu tarihten sonra inşaî faaliyetler hiç bitmemiş 19'uncu yüzyılın sonuna kadar yapılan eklemelerle devam etmiştir. Mevlevî Dergâhı ve Türbe 1926 yılında "Konya Asâr-ı Atîka Müzesi" adı altında müze olarak hizmete başlamıştır. 1954 yılında ise müzenin teşhir ve tanzimi yeniden gözden geçirilmiş ve müzenin adı Mevlâna Müzesi olarak değiştirilmiştir. Müze alanı bahçesi ile birlikte 6 bin 500 metrekare iken, yeri istimlak edilerek Gül Bahçesi olarak düzenlenen bölümlerle birlikte 18 bin metrekareye ulaşmıştır. Müzenin avlusuna "Dervişân Kapısı"ndan girilir. Avlunun kuzey ve batı yönü boyunca derviş hücreleri yer almaktadır. Güney yönü, matbah ve Hürrem Paşa Türbesi'nden sonra, Üçler Mezarlığı'na açılan Hâmûşân (Susmuşlar) Kapısı ile son bulur. Avlunun doğusunda ise Sinan Paşa, Fatma Hatun ve Hasan Paşa türbeleri yanında semahane ve mescit bölümleri ile Mevlâna ve aile fertlerinin mezarlarının da içerisinde bulunduğu ana bina yer alır. Avluya Yavuz Sultan Selim'in 1512 yılında yaptırdığı üzeri kapalı şadırvan ile "Şeb-i Arûs" havuzu ve avlunun kuzey yönünde yer alan selsebil adı verilen çeşme, ayrı bir renk katmaktadır. Müzede Mevlâna ve Mevlevîliğe ait eserler ile el yazması kitaplar, levhalar, kandiller ve mûsıkî âletleri sergilenmektedir. Müzede bulunan ihtisas kütüphanesi 1854 yılında Postnişin Mehmed Saîd Hemdem Çelebi tarafından kurulmuştur. Kütüphanede Selçuklu, Karamanoğulları ve Osmanlı dönemine ait 2 bin 756 cilt içinde 4 binin üzerinde el yazması eser bulunmaktadır. Kitapların tamamı CD ortamına aktarılarak araştırmacıların istifadesine sunulmuştur. Müzede bulunan diğer kıymetli eserler şu şekildedir.