?Rahmi Koç Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı Cunda’nın en yüksek noktasında yer alıyor. ☕️Küçük bir açık kafeteryaya sahip. Kitaplığı gezebilir, alkollü-alkolsüz içecek eşliğinde Cunda ve Ege Denizi manzarasını izleyebilirsiniz. ⚠️Günün çok sıcak olmayan bir saatinde yürümenizi tavsiye ederim. Eski yollar çok bozuk arabayla girmeye gerek yok. ?Park problemi var.

Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı saat 4.30 da kapanıyor. Manzarası çok iyi. agia triyada kilisesi var . :) Ayvalık cunda adası mükemmeldi.

Kütüphane binası olarak kullanılan tarihi Agios Yannis şapeli ve bitişiğindeki büyük yel değirmeni 15. yüzyılda inşa edilmiş önemli bir manastır kompleksinin parçasını oluşturuyordu. 1920’li yıllardaki Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesinden sonra sahipsiz kalan ve zamanla tahrip olan manastır binalarından şapel ve değirmen kalıntıları Rahmi M. Koç’un girişimiyle restore ettirilmiştir. Şapel binası Büyükelçi Necdet Kent’e (1911-2002) ait olan ve oğlu Muhtar Kent tarafından vakfa bağışlanan 1.300’ü aşkın kitabın yer aldığı bir kitaplık olarak düzenlenmiştir. Kitaplığa Necdet Kent’in ve Ayvalıklı olan eşi Sevim Kent’in (1918-2000) ismi verilmiştir.

Koç grubunun Türk halkına kazandırdığı muhteşem bir eser. Kalıntılarından diriltilmiş hem müze hem kütüphane hem de tarihi bir miras.. Cunda’nın tepesinde Cunda denince ilk akla gelenlerden. Kafesinde muhteşem manzarasına ve serin rüzgarına bir kahve içmeden veda etmeyin..

Manzarası, çekilen onca zahmetli taşlı ara sokağa değiyor. Kitaplık için ayrılan kısmı çok ufak bir göz atmalık bir yer. Kafa dinleyeceğiniz 1 saat sizi orada bekliyor. Fakat maalesef ki fiyatlar şişirme (soda-churchill 17TL, Bira 60 TL)

Zamanında bir harabeyken Rahmi Koç Vakfı sayesinde yeni bir şekle burunerek nadir eserlerin sergilendiği bir yer haline gelmiş. Ücret ödemeden gezebilirsiniz. Çıkışında sizi cunda manzarası ile karşılayan bir Cafe de mevcut, Cafe fiyatları normalden bir tık fazla denilebilir ancak oturup manzara karşısında dinlenmek için ideal.

Patrik Teodosios zamanında İstanbul'daki Fener Rum Patrikhanesi'ne bağlanan manastırın ana kilisesi kuzeybatı kısmında bulunmaktadır. Bu Şapel de mimarisiyle manastırın vazgeçilmez bir parçasıdır. Aynı zamanda buradaki kitaplığı 1835 senesinden itibaren zenginleşmeye başlamış, dini kitaplar yanında 17. ve 18. yüzyılın kilise hukuku hakkındaki yayınlarıyla da ün salmıştır. 1924 yılında yaşanan mübadele sonrası Şapel zamanla tahrip olmuştur. Şapelin batı tarafında olduğu söylenen ve büyük bir olasılıkla manastıra un sağlayan değirmenden geriye kalan ise sadece temel taşlarıydı. Yıllar yılı harap bir şekilde kalan değirmen ve kilise; Rahmi M. Koç'un kültür varlığı olan bu eski eserlerin kurtarılmasına yönelik girişimleri, maddi-manevi katkıları ile restore edilmiş. Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı bünyesinde hizmet verecek olan bu kitaplığa; ilerleyen yaşı nedeni ile göz sağlığı bozulan, "Göremediğime değil, okuyamadığıma üzülüyorum." diyen Emekli Büyükelçi Necdet Kent'in ve eşinin ismi verilmiştir. Necdet Kent'in oğlu Muhtar Kent, merhum babasından kalma bin üç yüzü aşkın kitabı bu kitaplığa bağışlamıştır.

Çok değerli eserlerin olduğu manzarası ile seyir zevki çok güzel bütün Cunda'nin panoramik görüntüsü ayaklarınızın altında kalıyor. Araçla dar sokaklardan zevkle çıkabilirsiniz yada yürüyüş yaparak ta çıkılabilir . Ücretsiz 20 araçlık park kapasitesi var . Not: bu yolda yürürken rahmi koç müzesi sol tarafta kalıyor orayı gezip sonra buraya geçebilirsiniz :)

Cunda (Alibey) adasına yukarıdan bakan kitaplık eskiden Agios Yannis kilisesine bağlı şapel olarak inşa edilmiş zamanla kitaplığı o kadar zenginleşmis ki 17 ve 18. asrın kilise hukuku hakkında yayınlarıyla ün salmıştır. 1924 yılında yaşanan zorunlu mübadele sonrası şapel tahrip olmuştur. Yıllar yılı harap kalan kilise ve değirmen Rahmi Koç katkılarıyla 2007 yılında önemli bir kitaplığa dönüştürülmüştür.