16. Yüzyıl Osmanlı dönemi eseridir. Cami, Kanuni Sultan Süleyman’ın Bağdat seferi sırasında verdiği bir emir üzerine yapılmıştır. Günümüzde halk arasında caminin adı Süleymaniye Camii ya da Ulu Cami olarak bilinmektedir.

20 tane kubbe ve duvarlardaki müthiş hat sanatı , camiinin içindeki şadırvanda Uludağ'ın buz gibi suyu ile abdest almak mükemmel bir histi , ata ocağında farklı bir his yaşamak için mutlaka gezilmesi gereken camii kebirlerden. Bir rivayete göre eğer burda beş vakit namaz kılarsanız mutlaka bir veli ile karşılaşırsınız sözünü duyan bir adamın sadec velilerden oluşan bir cemaatle namaz kılmasının hikayesi araştırmaya değer. Beni en çok şaşırtan özelliği yirmi kubbesi ve ya her duvardaki muazzam hat çalışmaları değildi. Her camide avluda bulunan şadırvanın burda mescid içerisinde yer alması ve suyunun buz gibi olmasına rağmen orda abdest almaktan kimsenin şikayet etmemesi ve tat almasıydı. Çıkışta Allah ile olan bağı yüzüne yansımış bir amca ile karşılaşıp ayaküstü duasını almak ta nasip oldu.

Cami Bursa’nın merkezinde tarihi eserlerin neredeyse tam ortasında bulunmaktadır. Gerçekten harika bir mimari ile yapılmış. Bayram günü gittik ve inanılmaz bir kalabalık vardı; Caminin içi ve dışı gayet temizdi. Ufak bir eleştiri yapmak gerekirse, Camiyi ziyarete gelip fotoğraf çekenler ön saflarda ibadetlerini gerçekleştiren kişilerin yanlarında fotoğraflar çekerek rahatsız ediyorlar. İbadete ayrılan kısma ziyaret amaçlı kişiler girmezse daha iyi olur gibi. Onun haricinde herşeyiyle mükemmel bir yapıt. Ulu Cami, Yıldırım Bayezid tarafından, Niğbolu Zaferi sonrasında (1396-1399) yaptırılmıştır. 20 kubbesiyle 12 fil ayağı üzerinde yükselen Ulu Cami, çok kubbeli camilerin en anıtsal örnegidir. Caminin doğu, bat ve kuzey cephelerinde birer kapısı bulunmaktadır. Orta kubbesinin üstü cam olup, altında mermer bir şadırvan bulunmaktadir. İki minaresinden batıda olanı Yıldırım Bayezid tarafından yaptırılmıştır. 1571 yılına tarihlenen mihrabı ve Kündekari tekniği ile yapılmış olan minberi, eşine az rastlanılır bir sanat eseridir. 19 yy.’ın ikinci yarısı ve 20.yy.’ın başlarına tarihlenen 192 adet hat, özgün örnekler arasında gösterilmektedir.

Sultan Beyazıt Niğbolu savaşı zaferle sonuçlanır ise Allah'a şükrünü göstermek için 20 cami yaptıracağını söyler ve zafer Yıldırım Beyazıt'a nasip olur. Fakat Emir sultan hz. 20 camii yerine 20 kubbeli tek bir camii yaptırmayı önerir ve kabul görür. Yapılış tarzı açısından Osmanlı mimarisinde özgün bir yapı olan Ulu Cami, 55 x 69 metre ölçülerinde, dikdörtgen planlı bir yapıdır. Toplam iç alanı 3.165 metrekaredir. Türkiye'deki Ulu Camilerin en büyüğüdür. On iki ayak üzerine yirmi kubbe ile üzeri örtülmüş olan caminin ortasındaki kubbenin üstü açıktır. Bursa Ulu Cami’deki bir başka detay ise Kıble tarafında yer alan Kabe kapısının örtüsünün yer almasıdır. Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in Kutsal Toprakların onarımı ve yenilenmesi için çalışmaları sırasında Kabe’ye İstanbul’dan yeni örtü gönderilmiş ve eski Kabe örtüsünü de Bursa’ya hediye etmiş. Rivayete göre; “Somuncu Baba caminin yapıldığı sıra buraya gelir işçilere hayrına somun dağıtırmış. Somuncu Baba bir gün gene orda ekmek dağıtırken Hızır a.s’ın orda olduğunu fark etmiş, kolundan tutup “sen Hızırsın anladım” demiş. “Buraya gelip her gün namaz kılacağına dair söz vermezsen buradaki herkese senin Hızır olduğunu söylerim” demiş. Hızır a.s her gün geleceğine dair söz vermiş ama oda bir istekte bulunmuş. “Hangi vakit geleceğim bana kalsın” demiş. Bunun üzerine Hızır a.s Ulu camideki vav harfinin önünde her gün gelip hangi vakit olduğu bilinmez ama orda namaz kılarmış.” Kimbilir belki Hızır a.s ın namaz kıldığı bir vakite denk gelirsiniz . ?

Mutlaka gidilesi yer.Bursa'nın açık ara en onemli eseridir.Türkiyedeki ulucamilerin en büyugü Erken Osmanli mimarisi şaheseri. Efsaneleriyle meshur Bursa evliyalarinin kerametlerinin gosterdigi yuce cami. Gitmeden yapilacaklar:yaniniza örtü ve mumkunse uzun giysiler alirsaniz camideki milyon tane insanın giydigi kiyafeti giymezsiniz. En olumsuz şey insanların cay bahcesi gibi mekanı kullanmasi:(insanın biraz manevi yapıya, ibadethaneye saygısı olur.. Duvarlardaki Arapca yazılar,sureler muazzam.caminin ortasindaki Şadırvan muthis.Minber ahsap isciliginin kündekari tekniginin üst noktasi ve mihrap 10 mt uzaktan bile buyuleyici. O kalablikta namazı gectikte bir fatiha bile okusaniz ruhunuz huzur dolar

Kanuni Sultan Süleyman zamanında yapılmış tarihi cami. Avlusu, taş duvarları, çeşmesi hâlâ tarih kokuyor. Alt kısmında bulunan cay bahçesi de oldukça güzel. Ailecek oturup vakit gecirilebilecek bir mekan. Bahçesindeki meyve ağaçları oldukça iyi.

Orhan Gazi Parkı'nın bulunduğu geniş bir alana, Yıldırım Bayezid zamanında, 1396-1400 yılları arasında yapılmıştır. Osmanlı camileri arasında çok kubbeli anıtsal yapıların ilkidir. Ulu Cami’nin on iki büyük dört köşeli paye üzerine oturan yirmi kubbesi bulunmaktadır. Yıldırım Bayezid’in 1396 Niğbolu zaferinden sonra Ulu Cami inşaatına başlanmıştır. Caminin inşaatı bittikten sonra ilk namazı, aralarında Yıldırım Bayezid, Molla Fenari, Emir Sultan’ın da olduğu cemaate Somuncu Baba kıldırmıştır. Ulu Cami’nin ilk imamı, Mevlid’in yazarı Süleyman Çelebi'dir. Caminin içinde kubbenin altında yer alan şadırvanın on altı köşeli havuzu ve üç çanaklı fıskiyesi vardır. Minber kapısı üzerindeki kitabe, caminin bitiş tarihini 802 (1399-1400) yılları olarak göstermektedir. İki minaresi olan caminin batıdaki minaresi Yıldırım Bayezid, doğudaki minaresi ise Çelebi Sultan Mehmed zamanında yaptırılmıştır. Timur istilasında tahrip edilen cami, bu yıllarda tamir edilmiş, en büyük onarımı ise 1855 depreminden sonra yapılmıştır. Yapılış tarzı açısından Osmanlı mimarisinde özgün bir yapı olan Ulu Cami, 55 x 69 metre ölçülerinde, dikdörtgen planlı bir yapıdır. Toplam iç alanı 3.165 metrekaredir. Türkiye’deki Ulu Camilerin en büyüğüdür. On iki ayak üzerine yirmi kubbe ile üzeri örtülmüş olan caminin ortasındaki kubbenin üstü açıktır. Son yıllarda bu açıklık camla kaplanmıştır. Duvarları tümüyle düzgün kesme taş ile örülmüştür. İmam odası bitişiğinde doğu kapısı tarafında yüksekçe bir yere asılan siyah örtü, Kâbe kapısının örtüsüdür. Mısır Seferi’nden sonra halife olan Yavuz Sultan Selim, Kabe’nin örtüsünü İstanbul’dan gönderilen yeni örtü ile değiştirmiştir. Yavuz, eski örtüyü ise Bursa’ya getirtip Ulu Cami’ye hediye etmiş ve kendi elleri ile taşıyıp asmıştır. Saf altın iplik ile üzerine ayetler işlenmiş olan örtü, yüzyıllar boyunca kararmadan kalmıştır; ancak caminin rutubet alması üzerine işlemeleri dökülmüş olduğundan günümüzde ayetler parlak ışık altında görülebilmektedir. Ulu Cami’nin iç duvarlarını süsleyen levhaların çoğunun altında, hattatının imzası bulunmaktadır. Büyük çoğunluğunun eksikleri Hattat Şefik Bey tarafından düzeltilmiş veya yeniden yazılmıştır. Cami içinde 13 ayrı yazı karakteri ile 41 ayrı hattat tarafından, duvara yazılmış 87 levha halinde, 192 adet yazı mevcuttur. Ayrıca çok değerli saatler, şamdanlar ve Kur’an-ı Kerim'ler bulunmaktadır.