Söylenecek çok bir şey yok. Çokta güzel bir anıt yapılmış. O coğrafya komple görülesi yerler zaten. Bir devrin kapandığı, imparatorlukkarın düştüğü yerler, beklenmeyen bozgunların yaşandığı yerler. Bu ve buna benzer bir çok anıt mezar, Gelibolu yarım adasında toprağa asker düşmeyen yer kalmamış zannımca.

Çanakkale Savaşı'nda ölen Avustralyalı askerler için yapılan anıt ve mezarlık alanı. Mezarların arasında tek bir çam ağacı ve çevrede lavanta çiçekleri ile çok etkileyici...

Her Türkün geçmiş tarihini görmesi gerekir.

"Those heroes who shed their blood and lost their lives! You are now lying in the soil of a friendly country. Therefore rest in peace. There is no difference between the Johnnies and Mehmets to us where they lie side by side here in this country to of ours. You, the mothers, who sent their sons from far away countries wipe away your tears; your sons are now lying in our bosom and are in peace. After having lost their lives on this land they have become our sons as well." "Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır, huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır." Atatürk bu sözü Anzac askerlerinden birinin ailesine gönderdiği mektupta, tüm Anzac askerlerine ithafen yazmıştır. Hatta bu mektubuna bir Anzac annesinden cevap gelmiştir. Öyle bir yerdir ki Çanakkale, savaştan barışın doğduğu nadir yerlerdendir... Ayrıca Ulu Önder'in bu sözü, Avustralya'nın başkenti Canberra'da Anzac Bulvarı üzerinde yer alan bir anıtın üzerinde yazılıdır. İsmi ise Atatürk Anıtı'dır. Çanakkale Savaşı'ndan yetmiş yıl sonra, Avustralya ve Yeni Zelanda birliklerinin çıkarma yaptığı yer Türk Hükümeti tarafından "Anzac Koyu" olarak tanınmıştır. Avustralya Hükümeti de bu jeste karşılık olarak Atatürk Anıtı'nın bulunduğu yerde bir bahçenin yapımına başlamıştır ve anıt buraya inşa edilmiştir. Türk ve Anzak askerlerinin savaş boyunca sergiledikleri üstün çaba ve kahramanlık gösterilerinin anısına inşa edilen yapı, Anzak Bulvarı'nda bir düşman asker anısına hazırlanmış olan tek anıttır. Anıtın çevresi, bu mezarlıkta yer alan Yalnız Çam'dan alınan tohumlarla yetiştirilen Halep çamlarıyla kaplıdır.

Tertemiz çok bakımlı. Neden geldiğini bilmeden bizim topraklarımızda canlarını vermiş masumların ebedi istirahat alanı

anzac askerleri anısına yapılmış bir anıt görmenizi tavsiye ederim

Çanakkaleye geldiyseniz kesinlikle ugrayin

Gayet bakımlı ve özen gösterilmiş bir tarihi alan. Yaz aylarında günün herhangi bir saati yapancı turistlerle karşılaşıp hoş sohbet edebilirsiniz.

Lone Pine, yani Yalnız Çam, ismini Avustralyalı askerlerin 25 Nisan 1915’te çıkartmadan buraya geldiklerinde büyüdüğünü gördükleri tek çam ağacından alıyor. Çanakkale’nin Eceabat ilçesine bağlı Kocadere Köyü sınırları içerisinde yer alan mezarlığın doğu ucunda da aynı isimle anılan bir anıt var. 25 Nisan 1915 tarihinden Ağustos ayına kadar Lone Pine’de çok ağır çarpışmalar meydana gelmiş. Bugün, Lone Pine Mezarlığı’nın arkası, Anzak hatlarının o aylarda nerede olduğunu, Lone Pine Anıtı’nın duvarı ve sütunu ise Türk siperlerinin yerlerini belirtiyor. Lone Pine Mezarlığı ve Anıtı, Nisan çıkartmasından Aralık tahliyesine kadar Anzak bölgesindeki seferin her aşamasını temsil ediyor. Mezarlıkta yer alan 72 mezar, 25 Nisan ile 3 Mayıs tarihleri arasındaki Çıkartma Muharebesi sırasında öldürülen askerlere ait. Çoğu mezar ise, 6-10 Ağustos 1915 tarihleri arasındaki Ağustos Saldırısı sırasında öldürülen askerlerin. Lone Pine Mezarlığı ve Anıtı’nda, 182 adet de kimliksiz mezar bulunuyor. Burada gömüldüklerine inanılan Avustralyalılar için oluşturulan mezarlar, "özel anıtlar" olarak isimlendiriliyor. Lone Pine Mezarlığı ve Anıtı’na gömülen son Avusturalyalı ise, 18 Aralık’ta, tahliyeden bir gün önce, 19/20 Aralık gecesi çarpışmasında öldürülen 24. Tabur’dan 35 yaşındaki Çavuş Edward Grice imiş.