museum of Mevlana
Point
Find a guide to explore this place.
The place known as the Rose Garden of the Seljuk Palace is the area where the Mevlana Lodge, which is used as a museum today, is located. This garden was gifted to Sultanü'l-Ulemâ Bâhaeddin Veled, Mevlana's father, by Sultan Alaeddin Keykubad.
Museum of Mevlana
Mevlana Celalettin Rumi's teachings and philosophy based on self-knowledge and love have influenced all corners of the world for centuries and continue to do so. By declaring 2007 as the Year of Mevlana, UNESCO had the opportunity to commemorate and promote Mevlana's tolerant philosophy with various events.
After the closure of the lodges and zawiyas, the Mevlevi dervish lodge was preserved and reorganized as a museum due to its important place in Turkish and Islamic culture. In this building, which is one of the most popular museums today, the most striking pieces include the Kubbe-i Harda (Green Dome), the tomb of Mevlana Celaleddin Rumi, dervish lodge items, rare manuscripts, the eight-stringed violin, which is considered the pioneer of today's violins, patience stones and There is a globe that Galileo used to give astronomy lessons. Mevlana Museum is located at Aziziye Mahallesi, Mevlana Caddesi No:1, 42030 Karatay/Konya.
Mevlana Museum History
Mevlana Museum is a museum located in Konya and has been operating since 1926. This museum is located in the building complex that was formerly used as Mevlana's dervish lodge. Green Dome, known as the tomb of Mevlana, was built on four thick columns (elephant feet).
Mevlana Museum Entrance Fee
It would be a very appropriate decision to visit the Mevlana Museum. Because it is one of the rare museums in our country that does not have an entrance fee. It is open to visitors free of charge between 09.00 in the morning and 19.00 in the evening in the summer months and between 09.00 in the morning and 17.00 in the winter.
While You're At It
When you visit the Mevlana Museum, we recommend that you also take a look at other historical places and museums that you may want to see in Konya. You can also explore other places by visiting the Konya Museums page on our website.
Features
Services Offered
Guides
Explore with Guide
All Comments
Guest Comments
@kuparea
Giriş ücretsiz çevre düzenlemesi çok ama çok güzel ulaşım çok rahat. Müze içerisi türbe içerisi son derece mükemmel. Tek bir eksiğim Mevlana'nın eşyalarının serildiği odalar çok küçük ve tek kapılı olduğu için ziyaretçiler tek tek girip çıkıyorlar ve bu oldukça zor oluyor ziyaretçi sirkülasyonu sağlanamıyor. Eşyaların olduğu bölümlerde türbenin olduğu bölüm gibi tek çatı altında geniş bir yerde sergilenmiş olsa ziyaret çok daha kolay olurdu.. Bir de mevlevilikle ilgili çok fazla bilgi yer almıyor bununla ilgili biraz veren tabelaların sayısı artırılırsa çok daha iyi olur
@hilalekus1508
Her gittiğimde huzur bulduğum bir yer. Tarihçesini bırakıyorum Bugün müze olarak kullanılmakta olan Mevlâna Dergâhı'nın yeri, Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi iken bahçe, Sultan Alâeddin Keykubad tarafından Mevlâna'nın babası Sultânü'l-Ulemâ Bâhaeddin Veled'e hediye edilmiştir. Sultânü'l-Ulemâ 12 Ocak 1231 tarihinde vefat edince türbedeki bugünkü yerine defnedilmiştir. Bu defin gül bahçesine yapılan ilk defindir. Sultânü'l-Ulemâ'nın ölümünden sonra kendisini sevenler Mevlâna'ya müracaat ederek babasının mezarının üzerine bir türbe yaptırmak istediklerini söylemişlerse de Mevlâna "Gök kubbeden daha iyi türbe mi olur" diyerek bu isteği reddetmiştir. Ancak kendisi 17 Aralık 1273 yılında vefat edince Mevlâna'nın oğlu Sultan Veled Mevlâna'nın mezarı üzerine türbe yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul etmiştir. "Kubbe-i Hadra" (Yeşil Kubbe) denilen türbe dört fil ayağı (kalın sütun) üzerine 130.000 Selçukî dirhemine Mimar Tebrizli Bedrettin'e yaptırılmıştır. Bu tarihten sonra inşai faaliyetler hiç bitmemiş 19. yüzyılın sonuna kadar yapılan eklemelerle devam etmiştir. Mevlevî Dergâhı ve Türbe 1926 yılında "Konya Âsâr-ı Âtîka Müzesi" adı altında müze olarak hizmete başlamıştır. 1954 yılında ise müzenin teşhir ve tanzimi yeniden gözden geçirilmiş ve müzenin adı "Mevlâna Müzesi" olarak değiştirilmiştir. Müze alanı bahçesi ile birlikte 6.500 m² iken, yeri istimlak edilerek Gül Bahçesi olarak düzenlenen bölümlerle birlikte 18.000 m²ye ulaşmıştır. Müzenin avlusuna "Dervîşân Kapısı" ndan girilir. Avlunun kuzey ve batı yönü boyunca derviş hücreleri yer almaktadır. Güney yönü, matbah ve Hürrem Paşa Türbesi'nden sonra, Üçler Mezarlığı'na açılan Hâmûşân (Susmuşlar) Kapısı ile son bulur. Avlunun doğusunda ise Sinan Paşa, Fatma Hatun ve Hasan Paşa türbeleri yanında semahane ve mescit bölümleri ile Mevlâna ve aile fertlerinin mezarlarının da içerisinde bulunduğu ana bina yer alır. Avluya Yavuz Sultan Selim'in 1512 yılında yaptırdığı üzeri kapalı şadırvan ile "Şeb-i Arûs" havuzu ve avlunun kuzey yönünde yer alan selsebil adı verilen çeşme, ayrı bir renk katmaktadır.
@kilicbey6694
Yakınlarında geniş bir otopark alanı var. Hemen önünden tramvay geçiyor. Etrafta hediyelik eşyalar satan dükkanlar var. Mevlana müzesinin hemen karşısında Konya etli ekmek yedik turistik bölge olması sebebiyle fiyatlar biraz kazik gelecek sandık ama fiyatlar gayet makul. Etli ekmek 50 TL kusbasili 65 TL. Tirit 90 TL. Müzeden yana fazla bir beklentiniz olmasin. Biz gittiğimizde girişler ücretsizdi.
@enginokumus5855
Konya’mızın en önemli en çok ziyaret alan en çok merak edilen ve emimin şuan Konya için keşke hayatta olsa dergahında sohbetine katılsak dediği Hz Mevlana Celaleddin Rum-i Hz in olduğu türbedir. Eğer sıradan bir gezelim görelim havasında gelinirse zevk alamaz maneviyatı görmek hissetmek için gelirseniz sizde muhakkak bir iz bırakacaktır. Tarihçesi Bugün müze olarak kullanılmakta olan Mevlana dergahının yeri Selçuklu Sarayı’nın gül bahçesi sultan Alaeddin Keykubat tarafından Mevlana’nın babası Sultanü’l Ulema bahaeddin velede hediye edilmiştir. Sultanü’l ulema 12 ocak 1231 yılında vefat edince bugünkü yerine defnedilmiştir.bu defin gül bahçesinde yapılan ilk definedir Sultan’ül ulema’nın ölümünden sonra kendisini sevenler Mevlana’ya müracaat ederek babasının mezarının üzerine Nil türbe yaptırmak istediklerini söylemişlerse de Mevlana ‘ Gök kubbeden daha iyi türbe mi olur? Diyerek bu isteği reddetmiştir. Ancak kendisi 7 aralık 1273 yılında vefat edince Mevlana’nın oğlu sultan veled Mevlana’nın mezarının üstünde türbe yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul etmiştir. ‘’kubbe-i hadra’ yeşil türbe denilen türbe dört fil ayağı( kalın sütun) üzerine 130.000 Selçuki dirhemine Mimar Tebrizli Bedreddin’e yaptırılmıştır.
@aysegulerken
Tek kelime ile huzur ? maneviyat şelale. Herkesin gelip görmesi Mevlana hazretlerini ziyaret etmesi gerek.. çevresini, anlatmaya gerek yok herşey çok güzel anlamlı tertemiz.
@alidemir9510
Mevlânâ Müzesi, Konya'da bulunan, eskiden Mevlâna'nın dergâhı olan yapı kompleksinde 1926 yılından beri faaliyet gösteren müzedir. "Mevlana Türbesi" olarak da anılır. (Yeşil Kubbe) denilen Mevlana'nın türbesi dört fil ayağı (kalın sütun) üzerine yapılmıştır. O günden sonra yapı faaliyetler hiç bitmemiş, 19. yüzyılın sonuna kadar yapılan eklemelerle devam etmiştir. Osmanlı sultanlarının bir kısmının Mevlevi tarikatından olması Türbe'ye özel bir önem verilmesini ve iyi korunmasını sağlamıştır. Müze alanı bahçesi ile birlikte 6.500 m² iken, yeri istimlak edilerek Gül Bahçesi olarak düzenlenen bölümlerle birlikte 18.000 m²ye ulaşmıştır. Müzenin bahçesinde yer alan I. Selim tarafından yaptırılan şadırvanın göbeğinin Germiyanoğulları Beyliği tarafından hediye edildiği söylenir. Ücretsiz olmadan önce, bağlı bulunduğu Kültür Bakanlığı'na en çok gelir getiren ikinci müzeydi. (Birinci Topkapı Sarayı müzesi) Mevlana hakkında menkıbelerin anlatıldığı Ahmed Eflaki'nin kitabı "Arifler'in Menkıbeleri"nde Mevlana'nın babası için türbe yaptırmak isteyen devrin sultanına "gök kubbeden daha görkemlisini yapamayacağınıza göre zahmet etmeyin" dediği rivayeti yer alır. Türbe, Mevlana'nın ölümünden sonra inşa edilmiştir.
@kevserates5555
Müzenin maalesef bi restorasyonu yeşil küpbenin bir türlü bitmiyor bu sinir bozucu Abdest tazelemek istedik hayatının içindeki lavabo da çok bakımsız kokuyor çok nahoş bir ortam ,ve müzedeki ney sesi gereksiz dua edecekken insanın konsantresini bozuyor .gerisi kutsal emanet amenna ve sadakna başımızın üstünde yer var ve buraya girerken saygısız yerli turistler şort la başı açık girmeleri çok hayasızca ayıp ayıp bunlara musade edilmemeli dışarıdan gelen turistler bu edepsizlerxen daha saygılı eminim ki hz pirde bu edepsizlerden rahatsızdır biz müdahil olmalıyız devlet olarak bu saygısızlığa fırsat vermemeliyiz
@umudibal7660
Mevlana müzesi dediğiniz içerisinde Mevlana ile Mevlana'nın hayatı yaşadıkları yaşama biçimi eşi dostu arkadaşları giydiği kıyafet kullandığı araç gereç okuduğu Kur'an-ı Kerim kullandığı rahle vb vb bir sürü şey bulunan bir müze. Müze bir kaç parçadan oluşuyor bazılark sadece gezmelik bazıları ise namaz kılmalık , ibadet etmelik , dua etmelik yerler . Temizliğine önem verilen saygı duyulan bir yer . Müslüman olan olmayan Türk olması hiç fark etmeyen dünyanın her yerinden gelen insanlara denk geliyorsunuz her an bizim için önemli bir değer çünkü Hz Mevlana. Suları çeşmeleri çok güzel serin sulara sahip zaten alan olarak adeta büyüleyici bir maneviyatı var çok hoş insan kalbine hüşu veriyor adeta. Mevlana dışında orada bulunmuş yaşamış diğer insanların diğer bireylerin odaları , kullandığı eşyalar , kendilerine ait hikayeleri bulunan duvarlar kitaplarda var , bazı odalarda eski motifleri canlandıran heykeller var bazılarında o devirde kullanılan eşyalar bir tane odada kocaman bir Kur'an-ı Kerim var. Ejder başlı(?) çeşme bulunan bir küçük avlusu var avlunun etrafında bir sürü çeşitli bilgi detay veren odalar var turlar yapan insanlardan veyahut orada yazılmıs duvar veya kitap yazılarından bilgi alabilirsiniz rahatlıkla . Hem çarşıyada yakın bir yer gayet güzel gayet manevi değeri yüksek hoş bir yer .
@antikgezgin
Mevlana müzesi dediğiniz içerisinde Mevlana ile Mevlana'nın hayatı yaşadıkları yaşama biçimi eşi dostu arkadaşları giydiği kıyafet kullandığı araç gereç okuduğu Kur'an-ı Kerim kullandığı rahle vb vb bir sürü şey bulunan bir müze. Müze bir kaç parçadan oluşuyor bazılark sadece gezmelik bazıları ise namaz kılmalık , ibadet etmelik , dua etmelik yerler . Temizliğine önem verilen saygı duyulan bir yer . Müslüman olan olmayan Türk olması hiç fark etmeyen dünyanın her yerinden gelen insanlara denk geliyorsunuz her an bizim için önemli bir değer çünkü Hz Mevlana. Suları çeşmeleri çok güzel serin sulara sahip zaten alan olarak adeta büyüleyici bir maneviyatı var çok hoş insan kalbine hüşu veriyor adeta. Mevlana dışında orada bulunmuş yaşamış diğer insanların diğer bireylerin odaları , kullandığı eşyalar , kendilerine ait hikayeleri bulunan duvarlar kitaplarda var , bazı odalarda eski motifleri canlandıran heykeller var bazılarında o devirde kullanılan eşyalar bir tane odada kocaman bir Kur'an-ı Kerim var. Ejder başlı(?) çeşme bulunan bir küçük avlusu var avlunun etrafında bir sürü çeşitli bilgi detay veren odalar var turlar yapan insanlardan veyahut orada yazılmıs duvar veya kitap yazılarından bilgi alabilirsiniz rahatlıkla . Hem çarşıyada yakın bir yer gayet güzel gayet manevi değeri yüksek hoş bir yer .
@gulhan2161
Bugün müze olarak kullanılmakta olan Mevlâna Dergâhı'nın yeri, Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi iken bahçe, Sultan Alâeddin Keykubad tarafından Mevlâna'nın babası Sultânü'l-Ulemâ Bâhaeddin Veled'e hediye edilmiştir. Sultânü'l-Ulemâ 12 Ocak 1231 tarihinde vefat edince türbedeki bugünkü yerine defnedilmiştir. Bu defin gül bahçesine yapılan ilk defindir. Sultânü'l-Ulemâ'nın ölümünden sonra kendisini sevenler Mevlâna'ya müracaat ederek babasının mezarının üzerine bir türbe yaptırmak istediklerini söylemişlerse de Mevlâna "gök kubbeden daha iyi türbe mi olur" diyerek bu isteği reddetmiştir. Ancak kendisi 17 Aralık 1273 yılında vefat edince Mevlâna'nın oğlu Sultan Veled, Mevlâna'nın mezarı üzerine türbe yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul etmiştir. "Kubbe-i Hadra" (Yeşil Kubbe) denilen türbe dört fil ayağı (kalın sütun) üzerine, 130 bin Selçukî dirhemine Mimar Tebrizli Bedrettin'e yaptırılmıştır. Bu tarihten sonra inşaî faaliyetler hiç bitmemiş 19'uncu yüzyılın sonuna kadar yapılan eklemelerle devam etmiştir. Mevlevî Dergâhı ve Türbe 1926 yılında "Konya Asâr-ı Atîka Müzesi" adı altında müze olarak hizmete başlamıştır. 1954 yılında ise müzenin teşhir ve tanzimi yeniden gözden geçirilmiş ve müzenin adı Mevlâna Müzesi olarak değiştirilmiştir. Müze alanı bahçesi ile birlikte 6 bin 500 metrekare iken, yeri istimlak edilerek Gül Bahçesi olarak düzenlenen bölümlerle birlikte 18 bin metrekareye ulaşmıştır. Müzenin avlusuna "Dervişân Kapısı"ndan girilir. Avlunun kuzey ve batı yönü boyunca derviş hücreleri yer almaktadır. Güney yönü, matbah ve Hürrem Paşa Türbesi'nden sonra, Üçler Mezarlığı'na açılan Hâmûşân (Susmuşlar) Kapısı ile son bulur. Avlunun doğusunda ise Sinan Paşa, Fatma Hatun ve Hasan Paşa türbeleri yanında semahane ve mescit bölümleri ile Mevlâna ve aile fertlerinin mezarlarının da içerisinde bulunduğu ana bina yer alır. Avluya Yavuz Sultan Selim'in 1512 yılında yaptırdığı üzeri kapalı şadırvan ile "Şeb-i Arûs" havuzu ve avlunun kuzey yönünde yer alan selsebil adı verilen çeşme, ayrı bir renk katmaktadır. Müzede Mevlâna ve Mevlevîliğe ait eserler ile el yazması kitaplar, levhalar, kandiller ve mûsıkî âletleri sergilenmektedir. Müzede bulunan ihtisas kütüphanesi 1854 yılında Postnişin Mehmed Saîd Hemdem Çelebi tarafından kurulmuştur. Kütüphanede Selçuklu, Karamanoğulları ve Osmanlı dönemine ait 2 bin 756 cilt içinde 4 binin üzerinde el yazması eser bulunmaktadır. Kitapların tamamı CD ortamına aktarılarak araştırmacıların istifadesine sunulmuştur. Müzede bulunan diğer kıymetli eserler şu şekildedir.
@yenirota
Bugün müze olarak kullanılmakta olan Mevlâna Dergâhı'nın yeri, Selçuklu Sarayı'nın Gül Bahçesi iken bahçe, Sultan Alâeddin Keykubad tarafından Mevlâna'nın babası Sultânü'l-Ulemâ Bâhaeddin Veled'e hediye edilmiştir. Sultânü'l-Ulemâ 12 Ocak 1231 tarihinde vefat edince türbedeki bugünkü yerine defnedilmiştir. Bu defin gül bahçesine yapılan ilk defindir. Sultânü'l-Ulemâ'nın ölümünden sonra kendisini sevenler Mevlâna'ya müracaat ederek babasının mezarının üzerine bir türbe yaptırmak istediklerini söylemişlerse de Mevlâna "gök kubbeden daha iyi türbe mi olur" diyerek bu isteği reddetmiştir. Ancak kendisi 17 Aralık 1273 yılında vefat edince Mevlâna'nın oğlu Sultan Veled, Mevlâna'nın mezarı üzerine türbe yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul etmiştir. "Kubbe-i Hadra" (Yeşil Kubbe) denilen türbe dört fil ayağı (kalın sütun) üzerine, 130 bin Selçukî dirhemine Mimar Tebrizli Bedrettin'e yaptırılmıştır. Bu tarihten sonra inşaî faaliyetler hiç bitmemiş 19'uncu yüzyılın sonuna kadar yapılan eklemelerle devam etmiştir. Mevlevî Dergâhı ve Türbe 1926 yılında "Konya Asâr-ı Atîka Müzesi" adı altında müze olarak hizmete başlamıştır. 1954 yılında ise müzenin teşhir ve tanzimi yeniden gözden geçirilmiş ve müzenin adı Mevlâna Müzesi olarak değiştirilmiştir. Müze alanı bahçesi ile birlikte 6 bin 500 metrekare iken, yeri istimlak edilerek Gül Bahçesi olarak düzenlenen bölümlerle birlikte 18 bin metrekareye ulaşmıştır. Müzenin avlusuna "Dervişân Kapısı"ndan girilir. Avlunun kuzey ve batı yönü boyunca derviş hücreleri yer almaktadır. Güney yönü, matbah ve Hürrem Paşa Türbesi'nden sonra, Üçler Mezarlığı'na açılan Hâmûşân (Susmuşlar) Kapısı ile son bulur. Avlunun doğusunda ise Sinan Paşa, Fatma Hatun ve Hasan Paşa türbeleri yanında semahane ve mescit bölümleri ile Mevlâna ve aile fertlerinin mezarlarının da içerisinde bulunduğu ana bina yer alır. Avluya Yavuz Sultan Selim'in 1512 yılında yaptırdığı üzeri kapalı şadırvan ile "Şeb-i Arûs" havuzu ve avlunun kuzey yönünde yer alan selsebil adı verilen çeşme, ayrı bir renk katmaktadır. Müzede Mevlâna ve Mevlevîliğe ait eserler ile el yazması kitaplar, levhalar, kandiller ve mûsıkî âletleri sergilenmektedir. Müzede bulunan ihtisas kütüphanesi 1854 yılında Postnişin Mehmed Saîd Hemdem Çelebi tarafından kurulmuştur. Kütüphanede Selçuklu, Karamanoğulları ve Osmanlı dönemine ait 2 bin 756 cilt içinde 4 binin üzerinde el yazması eser bulunmaktadır. Kitapların tamamı CD ortamına aktarılarak araştırmacıların istifadesine sunulmuştur. Müzede bulunan diğer kıymetli eserler şu şekildedir.