Samandağ yönünden sola dönüp ilk sağ yoldan başlayan yol mekana ulaşana kadar yol iyi ve rahat. Bere, ceket, mont ile gitmeniz lazım hava hem rüzgarlı hem de soğuk. Bayan ve erkek tuvaleti olması iyi. Manzara güzel deniz rahatlıkla görünüyor. Harabe eserler keşke ciddi ve güzel bir restorasyon görse çok çok güzel ve eski güzelliğine yaklaşabilir. Turizm potansiyeli yüksek bir yer, iyi değerlendirilmesi lazım.

Manastır kalıntılarına giden yol parke taşlarla kaplı ve tabelaları takip ederseniz rahatlıkla ulaşırsınız. Manastıra varmadan hemen önce ziyaret var. Manastır adına çok fazla bir kalıntı yok, tamamen harap durumda.

Bir çok ören yerinde olduğu gibi navigasyondan çok kahverengi tabelalara güvenin. Oldukça etkileyici, uzun yola rağmen görülmeye değer bir yer. Tarihi ilgili bilgiyi müze.gov.tr'den alıntılıyorum "Manastır Aknehir Beldesi sınırları içinde 479 metre yüksekliğinde bir tepeye kurulmuştur. St. Simone Stilist Manastırı ve eklentileri kısmen kayalar üzerine oyulmuş ve kesme taşlardan yapılmış bir yapıdır. 132 x 160 metre ebatlarında dikdörtgen biçiminde bir alan üzerine yerleşmiştir. Birbirine paralel iki duvarla çevrilmiş ve üç yönden girişi vardır. Halen iki girişi mevcuttur. St. Simone din eğitimini çok küçük yaşlarda almaya başlamış ve o tarihten sonra kendini tamamen tanrıya adayan küçük bir çocuktur. Çok ağır bir din eğitimi aldıktan sonra bu dağa gelip burada yaşamaya başladığı söylenir. Adı günden güne herkes tarafından duyulup ziyaretçi akınına uğramaya başlamıştır. Yaşının çok küçük olmasına rağmen hastalıklara şifa veriyor olması onu iyice yüceltmiş ve bu yüzden yaşadığı dağa mucizeler dağı adı verilmiştir. Kesme taşlarla ve kayaları oyarak yapılan bu manastırın haç şeklinde yapıldığı görülmektedir. M.S. 6. yüzyılda yapılmış olan bu manastır Antakyalı St. Simon’un bir sütun üzerinde 40 yıl yaşadığı yer olarak tanınmıştır. Türkiye İnanç Turizmi Haritasında yer alan manastır yerleşkesinde 3 kilise, bir vaftizhane, sekizgen bir avlu ile tam ortasında St. Simon’un bir sütunu bulunmaktadır. Çevresinde sarnıçlar, evler, mutfak, kiler gibi yapı kalıntıları mevcuttur. Simone buraya M.S. 541’de gelir ve 592 yılında ölür."

Ana yoldan 6km giderek rüzgar tribünlerinin arasından geçerek tepeye çıkıyorsunuz. Yolu kilitli taş döşenmiş ve çok düzgün. Otopark var. Manastırın büyük bölümü yıkılmış ama yine de gitmeye değer. Manzara çok güzel ve bir adet seyir terası var. Giriş ücretsiz.

Öncelikle tüm tarih severlere selam olsun St.Simon Manastırı da olduğu gibi Hatay’ı temsil eden güzide eserlerden biri fakat Hatay’ın diğer tarihi yerlerde de olduğu gibi bu Manastırında Değeri bilinmemekte restore çevre düzeni alan açıklamaları vs ihtiyaç duymakta tarih merakım olmasa pek tercih edeceğim alanlardan biri olmaz o yüzden tarih merakı olan olmayan herkese hitap edebilmesi için ciddi rutuşlara ihtiyaç vardır. Tarihimizin kıymetini bilelim naçizane görüşüm

Bütün Hatayı tepeden görebileceğiniz bir manzaraya sahip olan bu manastıra ulaşım da oldukça kolaydı. Bayağı tahrip olmuş bir halde olsa da görülmeye değer bir yer.